Ada Treni Hayal İstasyonu
Ada trenindeyim bu sabah.Biletimi kestirdim, yerim belli cam kenarı. Önce deniz kenarından gideceğiz bir müddet usul usul. Sonra yavaş yavaş yeşillikler başlayacak. Güneş tepeye ulaşmaya çalışıyor ama nasıl kızıl,nasıl kızıl. Bulutlar köpük köpük olmuş bir yanına birikmişler. Sabah sisinin ardından köprü görünüyor. Ne heybetli. Kocaman direkleri ve yayları var. Uzaktan oyuncak gibi ama yaklaşınca devasa devasa. Köprüleri severim. Köprüler her zaman şart. Sahilde tekneler var. Bir ileri bir geri salınıyorlar. Deniz durgun ve pürüzsüz yüzeyi ile yalıyor ahşaptan sandalları. Bir adam tek başına oturuyor sahilde. Oltasını koyu mavi suya daldırmış sabah kısmetini bekliyor. Ya balık? Sonra birden üşümüyor mu diye düşünüyorum. Güneşe dönmüş yüzünü ama yalnız. Belki tuttuğu balıklar arkadaşı olacak. Belki bırakacak tekrar suya arkadaşını. Belki diyorum yada keşke. Yeşillikler başlıyor yavaş yavaş. Bazı yerler koyu kızıl, bazıları soluk yeşil. Ahh, bazı yerler kop koyu yeşil. Güneş