Ah Çocukluk!

 


Ah nerede, nerede bu çocukluk? Nerelere saklandı da bulamıyoruz. Nerede o korkusuzluklar, nasıl gizlendi heyecanlı meraklar? Ateşin ışığına aldanıp, elimizi uzatmalar. Parmaklarımız acıyınca ciyak ciyak bağırmalar nereye kayboldu?

Çoğu insan ah şimdi çocuk olmak vardı diye iç geçirir. Ve her nesle göre de onların çocukluğu muazzamdır, en güzelidir. Şimdikilerin yaşadığı çocukluk mudur? Asla değildir, ne öyle tabletler, telefonlar derler. Ama eminim ki bu nesilde kendinden sonraki nesli beğenmeyecektir. Bunun değiştiğini görmedim henüz. 

Bir meditasyon dersinde; çocukluk resminize bakın ve ona şu andan seslenin, o küçüğe iyice bakın ve onu ne olursa olsun seveceğinize, ne yaşarsa yaşasın koruyacağınıza söz verin diye bahsetmişlerdi. O dersten sonra bir müddet, telefon ana ekranına kız kardeşimle ikimizin resmini koymuştum. Hatta çoğu fotoğrafı gören yabancı kişiler, benim çocuklarım zannetmişti. Yanlış anlaşılmalar artınca kaldırmıştım. :) Ama kullandığım zamanlarda, hep o koşulsuz gülen ve ekran arkasında onu gülümseten kişilere sonsuz güvenen ufacık kızı anımsamıştım. Ne olursa olsun seviyorum seni, ve hep seveceğim, seni güldürenleri de, sana güven verenleri de ilk gün olduğu gibi seveceğim demiştim.



Sevgili dedeciğimi hatırlıyorum. Muazzam yakışıklı kocaman adamı. Her zaman şık ve bakımlı hallerini. Grand tuvalet giyinip, beni elimden tutup markete götürüşünü ve muz alışını.(Abur cubur yok, meyve yemek var) Sonra eve dönüşümüzü. Parmağında her zaman takılı olan o çok şık altın yüzüğünü. Minik kadehlerinde ölçüsüyle rakısını (Kulüp Rakısı içerdi sadece) içişini. Askeri kampta tavus kuşunu bana ilk onun gösterişini, bekle bak şimdi kuyruğunu nasıl açacak diye bekletip, o muazzam güzelliğe hayran oluşumu. O gittiğinde evin vitrin aynasına bakıp, belki siluetini görürüm diye uzun uzun vitrine bakışımı... Huzurla uyu dedeciğim.(babamın babası)

(Muzur dedenin muzur torunu olur)

Balkonda annemin serdiği örtü üstünde kuzenimle oyuncaklarla oynayışımı. Babamın Fransa'dan getireceği oyuncakları heyecanla bekleyişimi. Her oyuncak getirişinde bir yere saklayıp, onunla oynadıktan sonra yerini bulmam için yönlendirişini. Yanağında kalp olan bebeğimin o kalbi öptüğümde gülmesini ve kokusunu... Annemin mis kokan parfümünü. (Ralph Lauren Ralph) Bir sabah uyandığımda annemin kırmızı oje sürdüğünü gördüğümü ve ben çok isteyince bana da özenle sürüşünü. Babamın ilk bisikletimi ananemin bahçesinde saklayıp bana sürpriz yapışını. O bisikleti yokuş aşağı sürerken duran yem yeşil bir arabaya çarpıp, arabanın kaputuna serilişimi :) (hiç bir şey olmadı) Neden yaptım hala bilmiyorum ama bir kutu yumurtayı balkondan, alt kata tek tek atışımı ve zevkle yumurtaların patlayışını izleyişimi. Sonra alt katta yaşayan komşu şikayet edince, keyfimin kaçışını :)





Ne özgürlük,ne muzurluk değil mi :)

Ananemin bir eliyle beni diğeri ile kuzenimi tutup, dondurma almaya götürüşünü. Dede demek harçlık demek tabi o zamanlar. Her dede gelişinde abur cubur zamanı geldi diye sevinmeyi... ( Ki kendisi şuan yoğun bakımda....)  (annemin babası-şuan acıtıyor, sonra yazacağım onu)

Akşam yemeğinden sonra tekrar sokağa çıkıp, gece yarısına kadar oynayışlarımızı. Hafta sonları amcamlarla gidilen piknikleri ve zorla balık yedirişlerini(pek sevmem).  Ay Savaşçısı-Bugs Bunny-Pokemon-Digimon-Heidi izleyişlerimi. Nedense ben Digimon'u daha çok sevmişimdir. Taso biriktirmelerimiz ve onlarla oynanan türlü oyunlar....

Bayramlarda stada giderdik ve mükemmel gösteriler oldu. Bayram işte o zaman bayramlığını hissettirirdi. Şimdi ise "aaa resmi tatil" diyoruz ve sosyal medyada bir resim, bitti gitti... Buna çok üzülüyorum. Bazı kavramların içinin boşaltılıp, salt kişisel anılara dönüşmesi hoşuma gitmiyor. Bir ülkeyi bir arada tutan, o vatan sever duyguları kabartan nadide günleri, önemsizleştirmek bize yakışmıyor. Atatürk'ün çocuklara-gençlere ve bizlere armağan ettiği bu özel günleri, anlamlı bir şekilde yaşamak gerekiyor. Bahar geç olsa da geldi. O özlemini çektiğimiz günlerde elbet bir gün gelecek. Sonsuz inanıyorum artık.

Yazdıkça anılar geçiyor gözümün önünden. Nerede çocukluk? İşte hep bu anılarda ve içimizde. O an yaşadıklarımız bizim şuan ki halimizi oluşturdu. Yetiştirilme şeklimiz bizi şu an olduğumuz insanlar yaptı. 

Her neslin çocukluk anısı farklı. Bence her neslin anısı da kendine has ve muhteşem.

Ben herkesin çocuk yanının içinde kalmasını ve onu da yeri geldiğinde sergilemesi gerektiğini düşünüyorum. Sürekli bir çocukluk tabii yetişkin hayatımızda uygulanabilir olmayacaktır. Hele ki şımarık bir çocukluk modeli asla sergilenmemelidir. Ama çocukluğun verdiği saflık, birilerine güvenmek, bilmemenin verdiği ve merak etmenin ateşlediği cesaret, yadırgama duygusunun olamaması, önünü ardını düşünmeden kahkaha atmak vb duygular kesinlikle yok sayılmamalı ve yaşanmalı. 

Ağız dolusu kahkaha attığımız, sürekli yeni şeyler keşfettiğimiz, yaramazlıktan yorulduğumuz günlere... 

Yaşasın çocukluk, yaşasın çocuk ruhluluk :)




Yorumlar

  1. ayyy 23 nisan nedeniyle anıların geldi sana demek kiii çok tatliş anılardıı :)

    YanıtlaSil
  2. Çok güzel anlatmışsın anılarını cnm 🌷❤️

    YanıtlaSil
  3. Yazı enfesti. Şanslı çocuk olmak kadar güzel bir şey yoktur bu hayatta çünkü aile belirler o şansı da. Görünen o ki sen bizimgillerden şanslı bir çocukmuşsun, ki bunun maddiyatla da bir ilişkisi yoktur. Dilerim ki leylekler her çocuğu, unutulmaz insanlardan oluşan evlerin bacalarından içeri bırakır:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne hoş bir yorum. Leylek getirdi seni diye inanan masum bir nesildik :)

      Sil
  4. Çocukluk anıları insanda her zaman güzel bir köşeye sahip oluyor. Ben gösterilerin statta yapıldığı dönemde hem 23 nisan hemde 19 mayıs gösterilerinde görev almıştım. Terör olayları sebebi ile kaldırılan bu etkinlikler umarım geri gelir.

    Akşam yemeği yedikten sonra şoka çıkma işi kalmadı sanırım artık. O özgürlük hatta bir çok özgürlük çocuklardan alınmış gibi duruyor günümüzde.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle öyle. Şimdi belki çocuklara sorsak, onlar bile istemeyecek sokağa çıkmayı :(

      Sil

Yorum Gönder

Yorumlarınız beni geliştirir.

Popüler Yayınlar