Kitaplı Günler

Kaynak;Pinterest

Senenin ilk ayının bitmesine günler kaldı. Göz açıp kapayıncaya kadar geçti değil mi? Benim için öyle geçti.İkinci projemizi teslim ettik ve bu hafta üçüncüsü ve son olanına başlıyoruz. Yakında sunum gurusu olacağım sanırım. Rüyalarımda köprü kurup, bağlantı eklediğimi görüyorum çok samimiyim.Ama mutluyum, onurluyum. Şükürler olsun. Konya'da yaşayan çok çok çok yakın dostum, kardeşim dediğim biriciğim geldi. Üç hafta burada. Bir sürü plan yaptık. Geldiği gibi attık sahile kendimize uzun uzun yürüdük ve dinledik birbirimizi.Göz yaşımızı sildik, kahkahamıza ortak olduk, bir birimizi en yaralı ve en güzel yerlerinden sardık sarmaladık.Yaramazlıklarımıza kıkır kıkır kıkırdadık. İyi ki geldi.  Şimdi planlar, buluşmalar, gezişmeler. 

Sınav haftasıydı, bu hafta sonu. İki sabahtır erken uyanıp,sınavlara koşturuyorum. Bugün üniversiteydi. Nasıl özlemişim kampüs havasını.O plansız yaşamayı, çimlerin üzerinde yapılan komedileri, kütüphane sabahlamalarını. Hepsi gözümde canlandı. Birinci dönem bitti şükürler olsun. Açıkçası çok çalışamadım yoğunluktan, bakalım.

o



Bu sıralar kafe de oturup kitap okumaya sarmış durumdayım. Alıyorum kahvemi, çekiliyorum köşeme,okumamı yapıyorum. Bilmiyorum ama evde veya başka bir yerde okumaktan daha verimli ve keyifli geliyor nedense.



Şahmarın'ı bugün bitirdim. Beğenmesine beğendim fakat çok yavaş ilerledi. Ve Şahmaran hikayesini daha çok duymak isterdim. Çünkü duyulmayı hak eden bir efsane. Aşkı için kendini fedaya hazır ve ölürken bile sevdiğini düşünen Şahmaran, hak ederdi bunu. Birazda yabancı yapımlardan araklama sahneler,durumlar koymuşlar, gereksiz olmuş. Daha özgün olmalıydı. Aşk güzel şey,aşkı izlemekte güzel...

Kaybedenler Kulubü Yolda Netflix'e gelmiş. Hemen izledik ve beğenildi. Ben öyle çok aksiyon olmayan, daha bol metinli filmleri severim. Kaybedenler Kulubü'de bu tarzda. Ama o da keşke "yaaa böyle bitmeseydi"  dedirtti.Keyifle izletti.

Diyetteyim a dostlar. Bu sene o kadar çok kutlama, düğün,nişan var ki... Acil acil acil kilo vermem lazımdı ve iki haftadır sıkı diyetteyim. Yemeyince insan alışıyor. Ben ki tatlı yemeden asla duramam. Şimdi canım istemiyor hiç. Diyet menüler yapıyor, yemeklerimi yanımda taşıyorum. Bununda ayrı bir keyfi var. Fıtığım olduğu için spor konusunu düşünüyorum hala.

Uzun zamandır balık yemekten hoşlanmıyor ve kokusuna bile dayanamıyordum. Evde piştiği zaman ise kavga kıyamet kopuyordu bana yedirmek için. Hatta yazın tatilde bile sırf rakısına eşlik olsun diye ses etmeden aldım tabağıma ama dokunamadım. Fark edilince yine yedik paparayı. :) Bir kaç gün önce Göztepe tarafına gittik ekipçe. Dediler, meşhur balıkçı var gidelim. Kimseye yiyemem de diyemiyorsun. Yakınımdakilere ık mık ettim. Onlarda ye ye oh ne güzel olacak deyince, tuttuk yolunu balıkçının. Nasıl yedim biliyor musunuz ama nasıl yedim. Bir yıl yeter bana. Kimse söylemesin daha balık ye diye.

Kadıköy'de çalıştım bir kaç gün ve Cafer Erol'a yine uğradım. Kaldırmamışlar süsleri. Bir müddet uzaktan izledim. Ne hoşlar ama yahu. 



Bir arkadaşta toplandık geçen hafta. O kadar çok ama o kadar çok yemek hazırlamış ki size anlatamam. Masaya sığmadık, yer sofrası kurdular. Ben yer sofrasında oturmayı beceremem asla. Nasıl kıvranıyorum bir görseniz . İnsanlar eskiden nasıl oturuyormuş yahu. İnsanın beli bacakları tutuluyor.Ama keyifli de. Kakara kikiri eğlenceli bir akşam geçirdik. Yazdığım kartları sahiplerine teslim ettim. Mutlulukları gözlerinden okunuyordu.

Kış gelmiyor, kar yağmıyor çok üzülüyorum.Havalar gereksiz sıcak. Mont mu giyeceğiz, kaban mı, yoksa ceket mi karar veremiyorum. Kime sorsam hasta, herkesin burnu tıkalı.Mevsimler şaştı. İklim değişikliği hiç olmadığı kadar hissediliyor artık. Geçenlerde dinledim,Fularsız Entellik'te, Havayı Koklayan adam konuktu. İklim değişikliğinden en çok etkilenen ülkenin bizim ülkemiz olduğunu ve hava kirliliğinin yeni doğan bebeklerde ciddi alerjiler oluşturduğundan bahsettiler. Hatta ileri yaşlarda bile alerji sahibi olma oranı artmış. 50 yaşından sonra insanlar alerji sahibi olmaya başlamışlar. Dinlediklerimi iyice anlamak için iki kere dinledim hatta bazı bölümlerini açtım aileme dinlettim.Podcast'te ise Barış Özcan'ın 111 Hz programına sardım şimdide. Bu zamana kadar niye dinlememişim acaba.

Okuma,izleme ve dinlemeyi uzun zamandır en yoğun yaşadığım dönemdeyim. Kendi içime yürüyorum.Kendime giden yolları keşfediyorum. Memnuniyetimi arttırmaya, kendimi gelişim açısından da tatmin etmeye çalışıyorum. Sevgiden, aşktan, dosttan yana çok doluyum şükürler olsun. Ama insan kendine de dönmek, varlığını memnun edecek şeyler de yapmak istiyor. 

Derin düşünüyorum. Çok fazla söyledikleri ve eylemleri tutmayan insanlar görüyorum, şaşıyorum. Daha diyorum,geçen zamanda, böyle böyle söylemedi mi? Evet söyledi. Eeee diyorum şimdi neden böyle yapıyor bu insan.İnsanın kendine ihaneti değil mi bu? Bir de pişkinlik ki sormayın gitsin. İktidar kimdeyse ona yaklaşan ve çıkarcı insanların olduğu ortamlarda bulunmamak en iyisi. Benimde hırslarım ve ihtiraslarım var. Ama onurum da var, duygularım da...Yastığa başımı kendimden şüphe ederek koymamalıyım. Hırslarım uğruna kendimden vazgeçemem. Su akar yolunu bulur. 

Herkese içindeki iyilik ve masumluk kadar güzellikler diliyorum.

Not: Bugün sararmış bir yaprağı yüzüme tuttum ve şunları yazdım;

Gizledim yüzümü,

Bir sararmış yaprak arkasına,

Gizledim huyumu,

Etten bir örtünün altına,

Gizledim kabusumu,

Ateşli duyguların arasına,

Ve saklamadım sevgimi,

Tüm yaşayanların anısına.



Dada




Yorumlar

  1. İşleyen demir ışıldar derler ya, ışıl ışılsın! Çok sevdim bu yazıyı, hareketi, koşturmayı ama aynı zamanda dinlenmeyi, kendini dinlemeyi, hele o 3 hafta kalacak dosta acaip sevindim :)) İyi eğlenceler!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öyle mi diyorsun :) Işıldamak için elimden geleni yapıyorum. Hatta bugün çektiğim melek kartında "ışığını yarat" çıktı. :)

      Sil
  2. maşallah dolu ve güzel hayat :)

    YanıtlaSil
  3. Canım dada ne güzel geçiyor günlerin. Bende balıkla hiiç barışık değilim. Hatta ne zaman balık yesem uyuyamam kanımda balıkla yüzüyor diye dalga geçerim. Kokusuna bile gelemem. Bugün bir ballık almış annem. Adını da bilmiyor turuncu etli kokusuz bir şey acaba somon mu dedim. Bilmem ki dedi. Biraz onu yedim. Umarım gece kanımda yine yüzmezler.
    Kafede kitap okumak asla yapamadığım bir şey çok isterim alıp kahvemi bir köşeye çekilmek. Ama koku benim çok dikkatimi dağıtan bir şey ne var ki. Parfüm kokusu, sigara kokusu.
    En çok deniz kenarında kitap okumayı severim. İmkanın varsa onu da bir dene. İnsanı çok dinlendiren bir şey. Çok huzurlu:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ahh evet bende deniz kenarında okumaya bayılırım hemde çok bayılırım. Balık ise kokusu ve tadı son yıllarda bir zorluyor beni :) Güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim :)

      Sil
  4. Buralarda soğumaya başladı. Kazak giyemeyen ben kazak giymeye başladım :) Çok teşekkür ederim:)

    YanıtlaSil
  5. Ben de bu aralar kitaplara gömüldüm, biraz yavaşlamak istiyorum. :) İyi okumalar dilerim, fotoğraflar çok güzel.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim. Keyifli okumalar :)

      Sil
  6. Ne güzel bir yazıydı, bu ara evde hiç okuyasım yok. Bende bir kafeyi deneyim bakalım...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aşırı keyifli oluyor, tavsiye ederim :)

      Sil

Yorum Gönder

Yorumlarınız beni geliştirir.

Popüler Yayınlar