Kişisel mi Kişisel Zamanlar

 

Kaynak:Pinterest

Nasıl gidiyor meşhur 2023? Jelibonlar çıktı mı :) Lol Teoman.

Geldi gelecek derken işte burada, hatta yedi günü bitirmiş sekizinci günü bitirmeye doğru ilerliyoruz.Bense yine kendimi kişisel keşifler içerisindeyim. Dolunay mıdır nedir böyle bir sorgulamalar, derin düşünceler,şunu nasıl yaptım, şimdi ne şekilde ilerlemeliyim diye kafamda dolu düşünce kalbimde ise deli hisler ile dolaşıyorum. Geçen yazımda da bahsetmiştim ya "hayatın-evrenin-yaradanın bir adaleti vardır ve ben bu sonsuz adalete derinden inanıyorum" diye. Hah hayat işte tam da oradan yakaladı senenin ilk günlerinde. Hiç ihtimal vermediğim bir şekilde karşıma çıkardı.Kuş gibi hafifledim kuş.Ben anladım ya neyin neden olduğunu başkası anlamasa da olur. Onunla benim aramda bu. Şükür.

Projemizi teslim ettik, dediler ki bir tane daha. Tamam dedim varım,harika. Şimdi daha kısa zamanda yetiştirmemiz gereken bir projemiz var. Şirketin büyük toplantısına da az kaldı.Bu sene kendimce aldığım ilk karar çok çok çok okuma yapmaktı.Kendimi geliştirmek istediğim noktalarda, okuma yapmak için hemen bir bilene danıştım ve hemen bir kitap listesi mail attı. Bir tanesini kitapçım da bulabildim, diğerlerini sipariş ettim. Bu sayede de senenin ilk kitapçı gezisi ve alışverişini yaptım. Gittiğim yerin aynı zamanda kocaman bir kafesi var. Kitabımı kahvemi alıp sessizce oturup okumamı bile yaptım.Sadece kitap almadım bir güzel de defter aldım, okuduklarımın özet şeklinde notlarını alacağım.Simone De Beauvoir okumayı çok istiyordum, resmen gezinirken bir anda kendimi onun kitaplarının önünde buldum. Yıkılmış Kadın diye bir kitabını aldım, ona da yan okuma olarak başlayacağım.

Yılbaşında ailemle değildim. Dün akşam amcamlara gittiğimizde bir baktım ki amcam kuzenimin İtalya'dan getirdiği şaraptan ayırmış bana. Yemekten sonra hemen bir kadeh koydu ve aşırı lezzetliydi. Onlarda hala ağaçlarını kaldırmamış, önünde oturup içtim, sevgili babacığımda gel senin fotoğrafını çekeyim dedi ve bir sürü absürd pozumu çekti. Bir ara teklif ettiğine pişman oldu sanırım. Onlarda köpek çok uzun zamandır vardı, geçen yıl bir de kedi sahiplendiler.İkisi bir araya gelince nasıl azıyorlar anlatamam size.

Son sekiz aydır erken kalkıyorum,geç yatmıyorum. Gece belirli bir saatten sonra göz kapaklarım aşağı iniyor. Yılbaşı gecesi saat 00:45 falandı, ben yatıyorum dedim. Erkende kalktığım içim kahve demlemek bazen zor geliyordu, ama içmeden de enerjimi bulamadığım için demliyordum. Dedim Dada, kocaman makineni kaldırdın yukarı,çıkart onu, bas tuşa iki dakikaya hazır kahven. Ama evde kapsül kahvede yoktu. Gittim en sevdiklerimden aldım iki kutu, basıyorum sevgili Caffisimo'mun tuşuna hallediyor hemencecik. Diğer zevkli demlemeleri ise pazar günlerine ayırdım artık. Makineyi bir buçuk senedir falan kullanmadığım için iki saat temizledim tabi.

Ve benim böyle gözlerimi dolduran bir şey daha oldu. Canım kardeşlerim bana yılbaşı hediyesi almışlar hemde en sevdiğim ve asla tahmin etmeyeceğim bir hediye. Edith Piaf'ın La Vie En Rose plağııııı :)Yemekten sonra bir anda böyle getirdiler, neye uğradığımı şaşırdım. Ben herkese hediye alıp, ağacın altına notları ile yerleştirmiştim. Onlarda çok beğenmişlerdi. Bu sene bana da böyle değişik bir sürpriz yapmak istemişler. Tahmin edeceğiniz gibi şimdi de arkamda çalıyor ve bu hafta da hep çaldı. Şarkıyı böyle dehşet duygularla yaşayarak söylemesi beni benden alıyor. Kaldırım Serçesi filmini izlemiştim yıllar yıllar önce. O zaman hayran kalmıştım bu kadına. Bir müddet beraber olacağız, hatta evdekileri bıktıracağız gibi. Bir de geçen hafta sevgili Ceren'in bloğundaki bir yazısı bana Teoman'ı hatırlattı. O gün bugündür Teoman dinliyorum ve en kısa zamanda konserine gidiyorum. İki kere dinleme fırsatım oldu kendisini, hatta bir tanesinde üstünü çıkartıp sahneye uzanmıştı. O kadar geçiyor kendinden şarkı söylerken.  Ceren'inin yazısı :) Ve bu sıra favori Teoman şarkım :)

Kişisel gelişim odaklıyım bu sıralar. Bana katkısı olacak, gelişimime faydası olacak her şeye hazırım.Babaannem bana eskiden çok hikaye anlatırdı. Pazar caddesinde otururdu. Sabah erkenden kalkar çayını minik demliğinde demler, ki kendide minik bir kadındı, cam kenarına oturur yolu izlerdi. Bir kaç fincan içtikten sonra kahvaltısını ederdi. Orada kaldığım zamanlarda çok güzel tostlar yapardı banada.Paşaların, askerlerin içinde geçmişti gençliği-ergenliği. Babaannem diye söylemiyorum ama çok güzel bir kadınmış-kadındı.Tam bir hanımefendiydi. İnanılmaz kibar ve görgülü, bir o kadar da duygusaldı. Dedem de asker olduğu için çok fazla şehir gezmişlerdi. Çocuklarının hepsi farklı şehirlerde dünyaya gelmişti. Aklında o kadar çok anısı ve hikayesi vardı ki. O anlatmaya bayılırdı, bende dinlemeye. Küçük aklımla anlattığı hikayelere (periler) falan bile inanırdım. O zamanlar insanları mı ayırıyor acaba diye düşündüğüm olmuştu. Çünkü çok seçiciydi. Herkesi beğenmez, muhatap olmazdı. Bana her zaman verdiği öğüt " daima kendinden iyilerle arkadaşlık et, aklı fikri senden düşük olan seni aşağı çeker. Senden veya senin  gibilerle ol, onları seç ki sende ilerleye bilesin , bak ben hep öyle yapıyorum" derdi.O zamanlarda " herkes insan ama babaanne" falan diye gevelerdim. Ahhh şimdi o kadar iyi anlıyorum ki seni sevgili babaanneciğim,inan bende aynısını yapıyorum. İdol kadınlarım var. Bunların bazıları arkadaşım, bazıları yazar, bazıları iş insanı, bazıları çok uzaklarda. Ama hepsi de emekleri ile bir yere gelen çok güzel işler başarmış kadınlar. Bende sanırım fark etmeden yolumu senin öğütlerin ışığında çizmişim. Herkesle tanış olabilirim ama hayatıma yoldaş edeceklerim çok başka. Ve kıskanacaklarım,imreneceklerim çok çok başka. Güzel işler başaran emektar kadınlar benim ışığım.

Böyle bol kitaplı-kahveli-müzikli bir, iki haftaydı. Şimdi okuyacağım ve mis gibi notlar alacağım.

Sevgiler.

Dada