Yaz ve Korona

 

Büyülü Bağ

Uzun zamandır yazamadım, hatta bloğa girip yazıları bile okuyamadım. Ama neden?  Pek sevgili korona yüzünden. Bayram da ailemle tatil yaptık. Kuzenimin her sene bize öve öve bitiremediği Avşa adasına gittik. Övmekte haklıymış yalnız. Ada beklentimin üstünde çıktı. Dinlendirici sakin bir yanı var. Bir de cıstak cıstak kopulacak bir yanı. Biz dinlenme taraftarı olduğumuz için sakinliği seçtik. Güzel koylarında yüzdük, çok şık bir şarap bağı ve fabrikasına gittik. Güzel bir tatildi. Ama evet ama. Eve döndük ben işe falan gittim. Birkaç gün sonra annem rahatsızlandı ve ailecek korona serüvenimiz başladı. Eş zamanlı olarak amcamlarda ailecek korona oldu. İki ailede bir hafta evdeydik. Ben evden çalıştım. Şimdi ise teyzemin çocukları korona oldu. Şaka gibi. Söyleseler inanmayacağım bir şekilde sıradan herkesi gezdi.Ben toplu taşıma ve kalabalık yerlerde tekrar maske takmaya başladım. Bundan başka ciddi bir önlem düşünemiyorum şu sıralar. Vaka sayısı inanılmaz arttı. Onlar yazmasa bile her gün birinin korona oldğunu duyuyorum. Olan herkese şifa diliyorum.

 

Ev serüvenimiz bitince hemen kendimi Büyük Ada’ya attım. Deniz ve insan çekiyordu resmen canım. Bir günümü öyle sakin ve keyifli geçirdim.Yürüdüm, salıncakta sallandım, çocuklaştım. Mis gibi geldi.

Sonrasında yoğun bir iş temposu. Bu arada koronadan önce şehir dışına bir iş seyahatim vardı. Valizim hazırdı, oteli vs her şeyi hazırlamıştım. Gecesine yola çıkacaktım. O valizi daha bugün kaldırdım. Tekrar hazırlanacak elbet ama J

 

Güzel bir dizi bu arada Bir Skandal’ın Anatomisi ve Neftlix de. Duyuyordum adını bayadır ama son zamanlarda dizi izlemeye hiç vaktim olmuyordu. Bu hafta akşamları kendime zaman ayırıp bitirdim.Dizi de bir kadın tecavüz suçlamasıyla eski sevgilisini mahkemeye veriyor. Enteresan yanı şu ki. Mahkeme de eski sevgili ile olduğu için tecavüz mü yoksa rıza var mı diye tartışılıyor. Üstüne basa basa “rıza” ya vurgu yapılıyor. Yani bilmiyorum ama bunu anlamak nasıl mümkün olabilir ki? Tavsiye ederim,değişik bir bakış açısı kazandırıyor.Ben iki gündür düşünüyorum.

 

Tatilde Mine Söğüt’ün Deli Kadın Hikayelerine başlamıştım. Çok az kaldı.Fakat sevdim mi, sevmedim mi emin değilim. Okuyucuya vermek istedikleri güze ama sanırım anlatış tarzı ve yazı dili pek bana uygun değilmiş gibi, ona da emin olamadım.

 

Son zamanlarda inişli çıkışlı ruh hallerinde olduğumu fark ettim. Bazı an geliyor inanılmaz iyiyim,pozitifim ve mutluyum. Bazı anlar ise derin kederlere bürünüyorum sebepsiz. Televizyonda azıcık duygusal bir şey görsem saçma da olsa kurgu da olsa gözlerim doluyor. Sanırım meditasyona geri dönmeliyim. Hayatımın değişim evresindeyim.İşteki yeni pozisyonuma adapte olmaya çalışıyorum, oldum da aslında. Bayıla bayıla yapıyorum işimi. Yoğunum ama bu yoğunluk böyle vahşi bir yorgunluk bırakmıyor bende.

 

Ben birde yaz insanı değilim. Deniz kum güneş evet harika ama. Ben daha çok sıcak şarap film kitap gibiyim. Bir de bu sıcak bu yakıcı güneş resmen ruhumu deliyor gibi. Bugün evden çıkmadım, çıkamadım. Evin içinde odadan odaya geçerken ter su içinde kaldım resmen. Biraz yağmur, biraz serinlik lütfen…

 

Yazımı sonlandırırken ben Tarkan’ın şarkısını çok sevdim yahu J

 

 (Tarkan ince çizgimdir)