Duygu Asena ve 2021 Kadınları

 



Bu yazımda sizlere beni kendine hayran bırakmış bir kadından. Duygu Asena’dan bahsedeceğim. Yazıyı şimdi yazma sebebim ise elimde olan son kitabını taze bitirmiş olmamdır.Ben beş kitabını okudum toplamda yedi kitabı var. Geriye kalan iki kitabı ise bu kitaplarını biraz sindirip öyle okuyacağım.

 

Kadına kadının gözünden, çarpıcı  şekilde  bakan, bir yazar Duygu Asena.Eril toplumumuzda kadının nasılda bilinçli olarak geri bırakıldığının fotoğrafını çok başarılı bir şekilde çekiyor. Yazı dili çok nettir. Yazılanı anlamamak mümkün değildir.Ve bence Türkiye de yaşayan her kadın, en azından bir kitabını okumalıdır.

 

Ben onun da yazmış olduğu ilk kitabı olan, Kadının Adı Yok ile başladım okumaya. Yaptığı tespitler muazzamdı. Kitap zaten ilk yayımlandığı zamanlarda yasaklanmış. Zorlu mücadeleler sonucunda tekrar yayımlanmaya başlamıştır.Kitabın dili çok serttir. Ama şöyle de bir gerçek var ki,biz kadınların yaşadıkları şeyler yazılanlardan çok daha sert. O yüzden gerçekleri apaçık bir dille anlattığı için bir kitabı yasaklamak ne kadar doğru?

 

Öyle kitaplar yazmış ki, okurken her satırının altını çizme isteği uyandırıyor.Kitaptan bir alıntı yapacağım sizlere, belki böylelikle dilinin ne kadar sert ve doğru olduğunu anlatabilirim;

 

 

“Birden anlayamadım, beynim durdu sanki.İçimden (ben kadın değil miyim) diye geçirirken,anlayıverdim,ben kadın değilim tabii,kızım ve insanlar pardon bayanlar ikiye ayrılırlar:kadınlar ve kızlar.Genellikle evli olanlara kadın denir ama, evlenmeden kadınlığa ulaşanlarda çok iyi bilinir…Onlar aile içinde genç kızdırlar ama,kendi arkadaş çevrelerinde,”O kadındır biliyor musun?” diye dehşet ve tiksintiyle anılırlar.Bütün erkekler kadın diye bilinen o dişi genç kızın peşindedirler,onunla yatmaktır bütün amaçları,ve sonra herkese anlatırlar.Genç kızlar ise…onların sadece gençlikleri ve kızlıkları kalmıştır ellerinde…Bedenlerinin her tarafları ellense de, bedenlerinin her tarafına bir erkek bedenin her tarafı değse de, o genç kız,gerçekten genç ve kızdır. Ve kendilerini daha doğrusu bir tek o zar parçalarını,kocaları için ayırmışlardır,o kocanın hakkıdır,sevgiliye verilmez…”

 

Bu ve bunun gibi çarpıcı gerçekleri açık bir şekilde korkmadan dile getirmiş bir yazardır kendisi. Aslında kendisi bir pedagogdur. Belki de bu yüzdendir hassas kalbinin bunca insafsızlığa karşı isyan edişi.Kuşaklar boyu kadının aslında ne kadar da yok sayılmaya çalışıldığını anlatmıştır.

 

Değişen Bir Şey Yok kitabında ise köşe yazılarından oluşana derlemeler bulunmaktadır. Bazılarını açıp açıp arada okurum. Onunda söylediği gibi “Bu yazıları şimdi okura sunabiliyorsam demek ki değişen bir şey olmamıştır.” Kesinlikle öyle, ben bile 2021 de hala sana evet şu an da böyle diye okuyabiliyorsam değişen hiçbir şey olmamıştır. Bu kitaptan da çok beğendiğim bir paragrafı paylaşacağım sizlerle;

 

“Herkesten önce kalk,çayı kahvaltıyı hazırla,onları doyur,işe git,yorul,para kazan,eve gel,onları doyur, evi temiz tut,çarşafları tertemiz koksun,diri diri olsun,gömleklerde mis gibi ütüşü,mutfak, banyo temiz olmalı,kendi zevklerini, hobilerini unut,önemli olan kocanınkiler,o ilerlemeli,o ünlenmeli,şık ol, güzel ol,kocanın iş arkadaşları seni beğenmeli,kendi arkadaşların hiç önemli değil,öyle fazla bilgiç görünme,erkekler akıllı kadınlardan hoşlanmazlar,ukala derler,toplantılarda vır vır konuşma,kocanın görüşlerine karşı çıkma,sen, sen olma,…sen,sen olma…Beğenmezler…Erkekler beğenmez…Ya kızarsa…Ya giderse…Ya sevmezse…”

Hep aynı değil mi kadının durumu? Kitap 1994 yılında yazılmış.Ve öncesi de , şimdide, belli ki bundan sonraki birkaç yılda durum değişecek gibi durmuyor. Kadını kendi içinde dallara ayıran bu eril düzen, şimdi de en ağır olanı tecavüz ve katletmeyle başımızda. Ve yıl 2021.

Her sabah bir cinayete uyanıyoruz.Elimiz kolumuz bağlı, çaresizlik içinde sosyal medyadan isyan edip, kendi içimizde yas tutuyoruz.

 

İronik olan şudur ki baskı bu kadar artmışken biz böyle kitaplar yazamıyoruz. Kitap yazmak bir yana, gerçekleri bu dille yazan bir köşe yazısı bile yok. İleri gidemiyor, sürekli geriye yuvarlanıyoruz.

 

Önceden yazılmış-yazılabilmiş olanları hayretle okuyorum. Yazan kadınlara hayran kalıyorum. Cesaretlerine şapka çıkartıyorum.

 

Çok fazla alıntı yapmak istemiyorum.Zaten kitaplarının hemen hemen her satırının altını çizmişim. Aslında Özgürsün kitabında iki arkadaş olan biri evli biri bekar iki kadının üzerine yoğunlaşıyor. İkisinin de farklı dertlerinin arasında aslında aynı kadınsal sorunlar ile boğuşuyor. Onu da ısrarla tavsiye ederim.

 

Benim son okuduğum Ayna da Aşk Vardı kitabın da ise üç kuşağın anane-kızı-torun üzerine yoğunlaşıyor. Üç farklı kadın üç farklı aşk ve hayat yaşıyor. Ve en sonunda hepsi aynanın karşısında kendine söz veriyor. “Asla kendimden vazgeçmeyeceğim.”

 

Şimdi 2021 yılında biz neler yaşıyoruz, bize neler neler yaşatıyorlar.Nasıl adamlar giriyor hayatımıza, kimler yön veriyor. Yaşadığımız her duyguyu neden aşk zannediyoruz? Aşka neden bu kadar ihtiyacımız var? Aslında yok da varmış gibi mi hissettiriliyoruz?

 

Kafamda bir sürü soru, önümde okumam gereken bir yığın kitap. Kendimi,içimi, duygularımı anlamam için okumam şart. Kimsenin söylediğine inanmıyorum artık. Kitaplar en samimi dostum bundan sonra. Kimse de gerçeği söyleyecek cesaret yok, belki bende bile.Kendim olmak istiyorum. Kadın vs olarak değil sadece kendim olmak. Aşıksam sonuna kadar yaşamak, sevmiyorsam sevmediğimi söyleyebilmek, istemediğim ortamlarda kimseyi kırmamak adına bulunmamak,bana zarar verenlerden uzak durmak,gördüğümü görmemiş gibi yapmamak.Her şeyi özgürce, korkmadan yaşayabilmek. Hayatın ve anın sonuna kadar tadına varmak. Çok şey mi istiyorum sanki? Okuduklarım bana güç ve ilham veriyor. Okudukça daha çok okumak, daha çok okudukça daha çok yazmak istiyorum.

 

Yazımın sonunda ufak bir iç dökmesi de yaptım sanki. Duygu Asena insana bunları hissettiriyor işte.Umarım hepiniz okuma fırsatını yakalarsınız.

 

Sevgiler. Dada.

 

 

 

 

Yorumlar

  1. Hayattayken ne kadar çok eleştirilip, hedef haline getirildi bu değerli insan... Değeri bilinen bir kadındı ama hemen her zaman olduğu gibi birçok insan vefatı sonrası anlamaya başladı değerini...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bizim ükemizin çağının ilerisinde bir kadın.

      Sil
  2. Kadının Adı Yok'u lisede okumuştum. İyiki de okumuşum, o zaman kadın erkek ilişkilerinde birçok tabu vardı. Anne baba ile bu konuları konuşmak da bunlardan biriydi. Sonra yanlış hatırlamıyorsam Aslında Aşk da Yok'u okumuştum. Çok etkilemişti beni yazar, o zamanlar kadına uygulanan şiddetten haberim bile yoktu..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çarpıcı dili ve anlattıkları insanı kendine hayran bırakıyor.

      Sil
  3. kadının adı yok, aslında aşk da yok, bu ikisini okudum, haklısın valla, şimdi yaşasa twitter da herhalde çok aktif olurdu, kadın hakları, şiddet filan :)

    YanıtlaSil
  4. Okumanızı tavsiye ederim, hayran kalırsınız :)

    YanıtlaSil
  5. Duygu Asena Kuşağı diye nitelendirdiğim kuşaktan olduğum için memnunum . Şimdinin kaotik ortamı içinde asıl önemli olan anlatılamıyor. Duygu Asena sakin ve güçlü tavrıyla ne çok etkilemiştir beni.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnanın beni de o kadar derinden etkiledi :)

      Sil
  6. Kadinin Adi yok'u okudum yillar once.diger tavsiyelerine de bakacagim Dada'cim.Cok icten bir yazi olmus,evet ben de olmak istedigin gibi olmak istiyorum.Kendine dikkat et:) xxx

    YanıtlaSil
  7. yıllar önce, değişen bir şey yok kitabını okumuştum..
    kadının toplumumuzdaki var oluş çabasına çok iyi ayna tuttuğunu düşündüğüm bir yazar, diğer kitaplarına da bakayım :) emeklerine sağlık..

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Yorumlarınız beni geliştirir.

Popüler Yayınlar