Bir Kadın Bir Hayat

 



Bugün sizlere ülkemiz de yetişmiş ve bize çok güzel armağanlar bırakmış bir kadından, Türkan Saylan dan bahsedeceğim. Aslında kendisini hepimiz tanıyoruz. Kah mücadelesi ile, kah doktorluğu ise ve kah ne acı ki ölüme giderken vicdansızca evinin basılmasıyla.

 

Bir kitap ile girdi hayatıma Türkan hanım. Tabi ki kendisini biliyor ve severek takip ediyordum ama kitabı okuyana kadar bu kadar hayran olmamıştım. Ne yazık benim geçen zamanıma dedim.

 

İstanbul da doğan bu dahiyane kadın cüzamlıların umudu olmuş bulunmaktadır. Ve yine benim bilmediğim aslında çok iyi bir din eğitimi aldığıdır ve çok da inançlı bir insan olduğudur. Çocukken babaannesi ve annesi sayesinde kuvvetli bir din eğitimi bulunmaktadır. Türkan hanım çok iyi yürekli bir insandır. Çocukluğundan beri nerde yardıma ihtiyacı olan insanlar olsa, onlara derman olmak için elinden geleni yapmıştır. Ki Türkan hanımın annesi de aşırı yardımseverdir. Kıt kanaat geçinmelerine rağmen, elindekileri paylaşmaktan asla vazgeçmemiştir.

 

Biraz baskı ile yetişmiştir. Genç kızlık zamanlarında bile arkadaş buluşmalarına yanında erkek kardeşleri ile gidebilmiştir. Ama nereden bileceksiniz ki böyle baskıyla yetişen bir kadın Dünyayı tek başına dolaşacak ve salgın hastalığa çare arayacak, değil mi?

 

Ayşe Kulin “Tek ve Tek Başına Türkan” kitabını bence muazzam bir şekilde yazmış. Kitap ta Türkan hanımın dostları ile mektuplaşmaları var. Kullandıkları dil, birbirlerine hitap şekilleri ve en önemlisi de ne kadar zaman girerse girsin araya mektuplaşmaya devam etmeleri harika. Biz ki bazen “nasılsın?” diye mesaj atmaya eriniyoruz.

 

Aşka aşık olan bir kadındır. Hatta çoğu mektubunda yakın arkadaşı Gökşin hanım “Türkan sen ona değil, aşık olmaya aşıksın” diye belirtmiştir. Mektuplarında “bir hekim ancak bir hekim ile evlenirse mesut olabilir. Çünkü hekimlik meşakkatli bir meslektir ve ancak bir hekim anlar” diye bahseder. Düşündüğü gibi de olur. İlk aşkı olan Dr Orhan ile evlenip, iki erkek çocuk sahibi olur. İlk başlarda güzel olan evlilikleri sonrasında klasik erkek otoritesi baskısı ile biter. Türkan hanım evli kaldığı süre boyuca ağır hastalıklar geçirir. Bu kadın hem hastalık, hem okul, hem de iki çocukla kendine muazzam bir kariyer kurmuştur.Önünde saygıyla eğiliyorum.

 

Her fırsatta “elinin hamuru ile erkek işine bulaşma” sözü hatırlatılan bu kadın. Hamuru da, hekimliği de baştan yaratmıştır. Lepralılara korkmadan dokunmuş ve onları tedavi etmekle kalmamıştır. Sosyal hayattan soyutlanan bu masum insanları hayatın içine sokmak için mücadele etmiştir. Çoğuna iş bulmasında ve kendi başlarına hayatlarını idame ettirebilmelerin de yardım etmiştir.

 

1989 yılında kurulan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin kurucularındandır ve uzun bir süre boyunca da genel başkanlığını yapmıştır.Doğuda ve ülkenin bir çok yerinde maddi imkansızlıklardan dolayı okuyamayan gençlere yardım edilmesini sağlamıştır.

 

Ülkemizin doğu illerini gezmiş, orada saklanan lepralıları tespit etmiştir. Bu gezileri de onun mücadele ateşini harlamıştır.

 

Yurt dışlarına gidip eğitimler almış ve kendini fazlasıyla geliştirmiştir. Yapamazsın denilen her işin altından alnının akıyla başarıyla çıkmıştır.

 

Ben kitabın son sayfalarında göz yaşlarıma hakim olamadım.2009 yılında evine baskın yapılmışken bile ve ölümünün an be an yaklaştığının farkındayken dahi Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğini düşünmektedir. Ölümden korkmuyordu sadece daha yapacağı çok iş vardı. Ama şunu da çok iyi biliyordu onun arkasından ve eğitimden katkısının olduğu parlak gençler başarmak istediklerini layıkıyla yapacaklardır. İçi bu yüzden rahattı ve gençlere çok güveniyordu.

 

Kendimi çok sorguladım dostlarım bu kitabı okurken. 30 yaşında genç bir kadın olarak “ben ülkem için ne yaptım” diye düşündüm durdum. Acı çeken kadınlar ve çocuklara yardım edebildim mi? Çoğunun varlığından bile haberim yok. Çok mu bencil olduk biz? Sadece kendimizi mi düşünüyoruz artık? Sadece “ben” diyerek ömür geçer mi? Ömür geçer de kime ne yararı olur?

 

Ben ki iyi bir insan olduğumu zannediyorum. Ama bir kadın onca imkansızlığa rağmen bunca şey başarabiliyorsa, biz yığınla imkana sahipken neden duruyoruz?

 

Korkuyor muyum bilmiyorum. Ama kitabi bitirdiğimden beri düşünüyorum. Damla sen ne işe yararsın? Bu dünya ve ülken için neler yapabilirsin? Kimsenin bilmesine gerek yok ama bir şeyler yap Damla diye kurgulayıp duruyorum.

 

Özellikle bu kitabı kadınlar okusun dostlarım. Okusun ki olmaz denilen, nasıl olduruluyormuş öğrensin,öğrenelim.

 

Daha çok yazılacak şey var ama sizleri de sıkmayayım. Olur da okursanız umarım hislerimiz ortak olur.

 

Sevgiyle kalın.

 

 

Dadanız…

Yorumlar

  1. Bu ülkeden bir Türkan SAYLAN geçti...

    YanıtlaSil
  2. Memleketine katkıları çok fazla olan, değerli bir insandı.

    YanıtlaSil
  3. Zamanında çok üzüldüler Türkan hanımı. Allah rahmet eylesin :(

    YanıtlaSil
  4. Ben de okudum bu kitabi Damla ve aynen hayran kaldim kendisinine.Yaptigi seylerin ceyregini yapamiyor gibi gozuksek de cogumuz acaba her sey ondan bundan gelsin diye de mi bekleyip bahane uyduruyoruz bazen bilemiyorum.Ben yapabilirmiydim o kadar cok sey emin degilim ve gercekten bazi insanlarin cok ayri bir ozenle yaratildigina inaniyorum,kendisi de bunlardan birisi.Ne yazik ki memlekette kiymet ne kadar biliniyor.Dedigin gibi ozellikle kadinlar okusun ama herkes okusun bence;babalar da boyle kizlar yetistirmek icin okusun.Dilerim bir gun ben de,sen de boyle bir sekilde dokunabiliriz birilerine.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah keşke bizde birilerine ilham olabilsek...

      Sil
  5. türkan saylan sevilmez mi, kitabı okumadım, aklımda olsuun :)

    YanıtlaSil
  6. Türkan Saylan çok değerli bir insan araştırma fırsatım bulundu ve gerçekten hayran kaldım :) çok güzel yazmışsınız tebrik ederim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle öyle,çok teşekkür ederim :)

      Sil

Yorum Gönder

Yorumlarınız beni geliştirir.

Popüler Yayınlar