BİR ÇİÇEK HİKAYESİ ( SON )
Hala eve kimseler gelmiyordu.Çiçek yalnızdı ama artık iyice merak etmeye başlamıştı. Adamın hayatı çok sıradandı. Her gün aynı şeyleri yapıyordu. Kalkıyor çiçeğe su veriyor, biraz güzel sözler söyleyip işe gidiyordu.Çiçek adamın bu yalnızlığının sebebini düşünüyordu sürekli. Resimdeki insanlar bu adamın yakınıydı belli ki ama hiç yoklardı.Çiçeğin bu düşünceleriyle haftalar geçti. Ne adamda bir değişiklik vardı ne de evde bir hareketlilik.
Çiçek artık vazgeçmişken tam da meraklarına cevap olacak bir olay gerçekleşti.
Adam gecikmişti, güneş ortadan kaybolalı çok uzun zaman olmuştu.Eve geldiğinde ayakta duracak hali yoktu. Bulunduğu yerlere tutunarak ilerliyordu.Yüzü şişmişti, gözleri balon gibi gözüküyordu.Kıpkırmızıydı, elleri titriyordu. Konuşmaya çalıştığında ağzından salyalar çıkıyordu.Adam yalpalayarak çiçeğin bulunduğu sehpanın yanındaki koltuğa yerleşmeyi başardı.Ağlıyordu bu adam. İyice yanına gelince yüzünün ne kadar ıslandığını fark etti.
“Çok mutsuzum be güzel çiçek.Nasıl mutsuzum görüyor musun? Kimsem yok. Bir sen varsın, sadece sen varsın.Bende çok kalabalıktım. Eşim vardı, çocuklarım vardı. Nasıl sesliydi bu ev. Her yerinden kahkaha yükselirdi. Geleni gideni hiç eksik olmazdı.Ne güzel yemekler pişerdi biliyor musun? Kokuları şimdi bile geldi burnuma be.Oğlumu çok özlüyorum be çiçek. Benim oğlumun katili benim biliyor musun? Ben katil bir babayım. Gerçi oğlunu öldüren adama baba denir mi ki? Denilmez bence. Ben bir katilim. Küçücük çocuğumun ölümüne sebep oldum. Ne olurdu sanki o kadar içmeseydim. Ne olurdu dinleseydim Sevgi’yi. “Ben kullanayım hayatım, çok alkol aldın” diye ne kadar ısrar etti bana. Dinlemedim, inat ettim.
Kullandım da ne oldu sanki. Bak benim oğlum yok şimdi. Kızım bana baba demiyor. Oğlum öldü ama kızım da gitti benden. Sevgi’m benim biricik eşim,terk etti beni. Yıllardır görmüyorum. Kızımı ve eşimi çok özledim.Haklılar ama,sonuna kadar haklılar hem de. Katil adamı kim ister ki. İçmeden duramıyorum çiçek. O geceden sonra daha çok içmeye başladım.Uyuyamam yoksa. Kafamı yastığı koyduğum anda önce oğlum geliyor gözlerimin önüne. Çok tatlı bir çocuktu. Afacan da bir şeydi. Sürekli oyuncak araba isterdi benden.Nerede bulsam alır getirirdim.Acayip mutlu olurdu. Onun o mutluluğunu izlemeye bayılırdım. Kızım ise kitap hastasıydı.Ona da hafta da bir yeni kitap alırdım.Çok hızlı okurdu.
Hatta beğendiği yerleri “babacım bak sende dinle buraları” diye gelir yanıma okurdu. Çocuğumun sesini özledim çiçek. Bazen okulunun önüne gidip izliyorum onu. Ne kadar büyüdü, ne kadar hoş bir kız oldu bir görsen.”
Adam bunları hem anlatıyor hem de için için ağlıyordu.Çiçeğin elleri olsaydı silerdi göz yaşlarını.Ağlama yalnız değilsin bak ben varım artık demek istiyordu.Adam bir müddet sonra ağlaya ağlaya sızdı, oturduğu yerde.Uyurken ne kadar da masumdu. Çocuğunun ölümüne sebep olmuştu ama katil değildi.
Adamın yalnızlığının ve mutsuzluğunun sebebi belli olmuştu.Çok üzülmüştü bu adama.
Keşke konuşabilseydi. Belki içini rahatlatacak bir şeyler söylerdi.Daha güzel kokmalıyım, daha parlak olmalıyım diye düşündü. Benim kokum ve güzelliğim mutlu etsin bu üzgün insanı.
İnsanlar çok büyük hatalar yapıyor diye içinden geçirdi. Büyük büyük hatalar yapıyorlardı sonra hayatları alt üst oluyordu. Zaman denilen şey geri gelmiyordu. Önceden ne kadar sesli ve kahkahalı olan bu ev, bir gecede karanlığa gömülmüştü. Karanlık adamı içine çekmiş mutsuzluğunu büyütmüştü. Aslında güneş her gün doğuyordu. Sadece çiçekler için doğmuyordu ki güneş.Yaşayan nefes alan her varlık için ısıtıyordu yer yüzünü. Ah bir tadına varabilselerdi. Nasılda sıcak, ne güzel de parlaktı.Güneş varsa hayat devam ediyor demekti.
Çiçek her sabah güneşine kavuşmak için hazırlanıyordu.Sadece güneş yoktu ki, su vardı, hava vardı. Doğa da her şey vardı. Ama insanlar kederlerine o kadar fazla gömülüyorlardı ki etrafta olan biten güzellikleri asla fark etmiyorlardı. Kederlerine sahip çıktıkları kadar yaşama da sahip çıksalardı keşke. Çünkü hayat bu güzelliklerde gizliydi.
Bu adamda kederlerine sarılıp her akşam içiyordu.Üzülmekte çok haklıydı ama hayat devam ediyordu. Bir kızı vardı yaşayan. Onun için dik durmalı ve kızını ne olursa olsun görmeliydi.
Güneş her gün doğuyorsa umut var diye düşündü.Bende büyüyüp ona mis gibi kokacağım.
Güzel umutlarım var benim. Umarım bu adamında olur.Çünkü ben her zaman onunda yanında olacağım.
-SON-
Kalemine sağlık dada duygulandım okurken... İnsan yaptığı hataların farkına vardığında bazen çok geç kalınmış olabiliyor... An'ı yaşayıp ama güzel ve doğru bir şekilde yaşayıp umudumuzu hep yükseklerde tutmalıyız. Çünkü umut insanı ayakta tutuyor...
YanıtlaSilKesinlikle öyle canım. Çok teşekkür ederim.
SilPyyy...
YanıtlaSilAcısı büyükmüş. Hemde çok büyük.
Çiçek o kadar haklı ki... kederle yatıp kalkıyoruz resmen. Şükür etmek için onca neden varken hemde.
Teşekkürler.
Tekrar hatırlattığın için.
Canımsın. Çok teşekkür ederim.
Siloyy çok fenaymış yaaaa :) çiçeğe de kıyamazlar amaa ne tatliş öyle :)
YanıtlaSilBiraz fena oldu :( Ama çiçeğe kıyamayız.
Silhüzünlü bir hikayesi varmış adamın, yürek yakan..
YanıtlaSilteslimiyetçi yanımızı kederden çok umuda kaydırmak yaşama tutunmanın en iyi yolu..
emeklerine sağlık dadacım, sevdimm:)
Çok teşekkür ederim canım benim :)
Sil