Bir Çiçek Hikayesi (2)
Bir ay olmuştu buraya geleli. Yeni evini sevmişti. Sahibi olan insan iyi birine benziyordu. Her gün yanına geliyor ona sevgi sözcükleri fısıldıyor, kokluyordu.Çiçekte o geldikçe daha mutlu oluyor elinden geldiğince o kokusunu fazla yaymaya çalışıyordu. Bu sabahta her sabah gibi ışık içeriye girmeden birkaç dakika önce uyanmıştı. Sabırsızlıkla ışığı yapraklarında hissetmek istiyordu. Güneş perdenin ardından ışığını yansıtmaya başladığında ondan mutlusu yoktu.Işık ve sıcaklık bedenine doldukça gövdesi uzuyor yapraklarının rengi canlanıyordu.
Sabahları çok seviyordu.Her sabah aldığı güneş ışığı ile daha da büyüdüğünü hissediyordu.
Büyümesi gerekti çiçeğin. Büyüyecek daha güzel kokacak sahibi onu daha çok sevecekti.Tıpkı eski evindeki büyük, kocaman çiçekler gibi olacaktı.Her zaman onlara özenmişti. Önceden sadece güneşe daha yakın olmak için büyümek isterdi ama şimdi bir de sahibine daha güzel kokmak içinde istiyordu.
Yeni sahibini çok seviyordu. Sürekli gelsin, onunla konuşsun istiyordu. Sürekli gelmesi içinde daha fazla kokması gerekirdi. Daha fazla kokması içinde büyümesi gerekiyordu.O yüzden güneşi sabırsızlıkla bekliyordu. Sahibi yalnız bir insandı.Buraya geldiğinden beri eve kendinden başka kimse gelmemişti. Daha ismini bile öğrenememişti.Sabahları uyanır uyanmaz yanına gelir, onu biraz okşar toprağı kurumuşsa muhakkak suyunu verirdi.
Bu sabahta elinde kahve bardağı ile yanındaydı işte.
“Günaydın benim güzelim. Ohhh mis gibi kokuyorsun yine. Nasılsın bakalım bu sabah?
Dur toprağına bakayım susamış mısın?”
Elerliye hafifçe toprağına dokundu, nemliydi. Bugün susamamıştı zaten.Ama onu gördüğü için çok mutlu olmuştu. Yaşasın diyordu içinden miss gibi kokuyormuşum bugünde.
“ Suya ihtiyacın yok gibi, fazla da verip o güzel yapraklarını çürütmeyeyim şimdi.Kıyamam sana ben. Nasılda güzel ve narin varlıklarsınız siz.”
Sahibi konuştukça çiçek daha bir dikleşiyordu sanki. Hiç susmasan keşke diyordu içinden.
Karşılıklıydı onların sevgileri. Belikli adama da çiçeği sevmek, onunla ilgilenmek iyi hissettiriyordu. Çiçek zaten onsuz yaşayamayacak durumdaydı. Onun bakımına ilgisine hem muhtaç hem de hayrandı.Birbirlerine iyi geldikleri belliydi.
“Ben işe gideyim artık. Sabah bir kere daha bakarım suya ihtiyacın var mı diye. Hoşça kal benim güzel kokulum.”
Gitmişti işte. Çiçek arkasından bakarken biraz hüzünlendi. Keşke biraz daha kalsaydı diye iç geçirdi. Bütün gün evde yalnız kalacaktı. Sahibi gittikten sonra canı sıkılıyordu.Eski evinde hiç yalnız kalmıyordu. Bir sürü arkadaşı vardı.Bütün gün sohbet ediyorlardı. Burada kimsesi yoktu. Sahibi güneş kaybolunca geliyordu. Çiçek karanlıktan korkuyordu. Keşke bir arkadaşım olsa diye iç geçirdi….
Devamı gelecek…
çiçekler de ilgisiz ve sevgisiz büyümüyor..
YanıtlaSilKesinlikle, hepsi ayrı birer sevgi arsızı :)
SilSahibinin de bir hikayesi var gibi.
YanıtlaSilÖyle olacak gibi:)
SilMerhaba Dada,devamini heyecanla bekliyorum.Cicekleri cok seviyorum,ara ara konusuyorum ama her zaman degil.Haftasonu bizim magazadan bir yesil bitki sahiplendim yine,onu hayata getirmeye calisiyorum.Olmus yapraklarini attim.Umutluyum,orkidelerim de yakinda acacaklar.Gecen gun Ezgi'nin hikayesinde okudum "ciceklerin samimiyetine inaniyorum" diyordu.Bayildim.Bitkilerin ve hayvanlarin samimiyetine inaniyorum.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim. Bende çok inanıyorum onların sakin sevgisine :)
SilBenim yalnız çiçeklerim gibi:) Çiçek bakmayı beceremediğimden fakat çok heveslendiğimden, az sayıda çiçek oluyor evde. Bazen böyle tek kalıyorlar. Yalnızlık hissettiklerinden ben de eminim.
YanıtlaSilOnlar bizim masum sevgi arsızı yol gözleyicilerimiz:)
SilSanki çiçekten öte sahibini merak ettim, bir hikaye çıkacak ordan belli ki😉 blogunuzu takibe aldim, devamını da bekliyor olacağım, sevgilerimle
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim.Devamı yakında gelecek :)
Sil