Günlük 15

 


Merhabalar diye başlamak istiyorum. Uzun zamandır günlük serisine devam edemedim. Düzenli olarak günlük yazabileceğimi de pek zannetmiyorum şu sıralar. İşlerim çok yoğun ve kursa başladım. Kitap bile okuyamıyorum. Açık Öğretimden devam ettiğim bir bölümde var. Kayıt oldum. Derslere de başlamam gerekecek. Ama elimden geldiğince yazmaya çalışacağım çünkü bana da iyi geliyor. İnsan her zaman kendini analiz edemiyor. Bazı şeyleri yaşıyor ve o an bitiyor. Aslında yazarken kendi hayatını da analiz etmiş, bir daha üzerinden geçmiş oluyorsun. 

Dil kursuna başladım 2 buçuk ay bitti. 2. seviyeden başlamıştım şimdi üçe geçtim. Keyifli gidiyor aslında. Hem işten farklı bir ortamım oluyor hemde kafam dağılıyor.Şükürler olsun ki sınıf arkadaşlarım ve öğretmenlerim de çok iyi. Hepsiyle güzel anlaşıyoruz. Onların bile başının belası oldum kısa zamanda. Zıpır yaramaz bir kız çocuğu gibi görüyorlar beni ve söylemekten de hiç çekinmiyorlar. Aslında daha önce neden başlamadım diye çok kızdım kendime. Hem kişisel gelişim için, hemde kariyer için çok iyi bir fırsat. Aynı zamanda insanın ortamın bir kaç saatliğine bile değişmesi , başka şeylerle meşgul olması harika hissettiriyor. Bu kursum bitsin başka başka şeylerle devam edeceğim. Bu tadı aldım bir kere bırakacağımı zannetmiyorum.Yeni bir dil öğrenmek, onlar gibi düşünmeye çalışmak ise ayrı bir  keyifli. Tuttum bu işi. 

Ama işte evde çok fazla vakit geçiremiyorum. Ben ki kendine uzun uzun cilt bakımları yapan kız. Yüzüme krem bile süremeden sızar oldum. Son iki haftadır farkettim de tekrar başladım. İnsan o yoğunluk içinde bile bazı şeylerden asla vazgeçmemeli. Özellikle kendine iyi gelen şeylerden. 

İki kere İstanbul turu yaptım. O kadar İstanbul da okudum, çalıştım ama hala gidip de görmediğim bir sürü yeri var. Geçen hafta Balat'a gittim mesela. Değişik bir atmosferi var. Yeni ile eskinin karışımı bir yer. İnsanları da öyle. Evler eski ama dışları boyalı, yeniymiş gibi. Binalar harabe ama içindekiler yeni.Her evden değişik bir ses geliyor. Çamaşırları camdan cama asmışlar hatta bir camı komple çamaşır yapmışlar.Sevdim arada sırada yine gitmek isterim.







Bu sıralar olmak istediğim biri olmaya çabalıyorum. Sevmek istediğim gibi sevmek için uğraşıyorum. Nasıl olmak istediğimi biliyordum da hiç sallamıyordum. Şimdi ise sanki kendimi yeniden inşa ediyormuşum gibi. Yeniden doğuş, reborn...

Bir kaç dizi bitirdim yazamadığım zamanlarda. Emily in Paris, The Crown bitti. Şimdi ise Lucifer izlemeye başladım. Aslında bu diziler ile ilgili bir yazı yazabilirim ilk fırsatta. Melike Şahin diye bir sanatçı keşfettim. Bir kaç şarkısına vuruldum. Dön başa onları dinliyorum.

Melike Sahin - Kimin Izdırabı (Live @ Babylon)

Yazmak iyi geldi ya. Özlemişim. Umarım daha sık yazabilirim. Firuzan ve Kızları hikayem devam ediyor bu arada. Onu da okumaya beklerim... 

Şimdilik hoşça ve sevgiyle kalın.

Yorumlar

  1. Hayat akışta olduğunda güzel ve insan durmak için yaratılmamış fizyolojik olarak, ama kendine vakit ayırmayı, dinlenmeyi unutma tabi :) Değişik ortamlara girmek; daha fazla nefes alıyormuşsun gibi hissettiriyor. Balat fotoğrafların çok güzel. Fazla gezme şansım olmadı ama farklı bir havası var oranın.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle bir gününü ayırmalısın derim :)

      Sil
  2. yoğun hayat iyidir yaaa :) balat, nefis tabii, patrikhanede ayinler ilginç bak :) melike şahin pekuuu :)

    YanıtlaSil
  3. Ne yoğunluk. Allah sağlık sıhhat versin.
    Ben oturduğum yerde yoruluyorum resmen.
    :)

    YanıtlaSil
  4. Yeni kurslar fikri iyidir her zaman:) Başarılar dilerim.

    YanıtlaSil
  5. Çok teşekkkürrr ederiimm :)

    YanıtlaSil
  6. "Bazı şeyleri yaşıyor ve o an bitiyor."
    O an bitmeyen ne varsa biz de buna hayat diyoruz. Kendi kendine konuşan insanın öz amacı iç rahatlatmaktır. Bu yüzden konuşur da konuşur. Durum böyle olsa da kritik dönüşlerinizi sevdim. :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Yorumlarınız beni geliştirir.

Popüler Yayınlar