Firuzan ve Kızları (5)


Kabuslarla dolu bir geceydi. Gece bir ara uyanıp,  ağrı kesici içmişti Firuzan. Kalbinin ortasındaki acıyı dindiremeyecekti belki ama akşamdan beri zonklayan beynini biraz olsun sakinleştirmişti. Kızlara baktı, mışıl mışıl uyuyorlardı. Ortalığı toparladı, çocukların kahvaltısını hazırladı. Not olarak ise "iyi ki benim kızlarımsınız, uslu durun" yazdı. Hızlıca üstünü giyinip dışarı çıktı. Sokaklarda işlerine yetişme telaşında olan insanlar vardı. Vardiya amirini aradı " Bugün gelemeyeceğim, dün akşamdan beri rahatsızım, özür dilerim" dedi. Karşısındaki geçmiş olsun dileklerini iletip, yıllık izin gireceklerini belirtti. 

Ahmet'e gidiyordu Firuzan. Tarık'ın çocukluk arkadaşı, hatta kan kardeşi olan Ahmet'e. Bilse bilse o bilirdi. Çok sık olmasa da görüşürlerdi ve her şeylerini paylaşırlardı Tarık ile. Onun nereye gittiğini bilmese bile bir şeylerden haberi muhakkak olmalıydı. Bir otobüs ile gidilebiliyordu. Durağa geçti beklemeye başladı. O esnada Hacer aradı.

-Günaydın canım benim. Nasılsın?

-İyi değilim Hacer ama yapacak bir şeyim de yok. Aradım seninde dediğin gibi amiri o da yıllık izin girdi. Şimdi otobüs bekliyorum Ahmet'e gideceğim. Umarım bir şeyler biliyordur.

-Ben eminim elin boş dönmeyeceksin oradan Firuzan. Kesinlikle anlatmıştır. Belki de oradadır. Her şey olabilir. Bana da haber ver muhakkak. Çatlarım bak burada.

-Tamam ben sana haber veririm ama sende kimseye bir şey çaktırma olur mu Hacer? Rahatsızlandı, deyiver. 

-Tamam hayatım sen merak etme. Kimse bir şey anlamaz. Bu kadınların diline laf lazım zaten. Sen güven bana. Senden haber bekliyorum bak.

-Tamam canım çok teşekkür ederim, öpüyorum.

Otobüsü beklerken , kulaklığını çıkardı ve en can alıcı şarkılardan oluşan listesini yürütmeye başladı.Kalabalıkların içine karıştığında Sezen Aksu'dan Git şarksını dinliyordu. İneceği durağa geldiğinde kalbi daha hızlı atmaya başladı. Sanki Tarık buralardan bir yerden çıkacak gibiydi. Gözleri doldu, yürümeye başladı. Uzun zaman olmuştu buraya gelmeyeli diye düşündü. En son Yağmur üç yaşındayken gelmişlerdi. Aşırı yağmur yağıyordu ve şu köşede ki sıvaları dökülmüş Ziynet Marketin pervazının altında beklemişlerdi. Kendini o ana geri gönderecek gücü olsaydı keşke. Yavaş yavaş yürüyordu. Binalar eskimişti, hepsinin sıvası dökülüyordu. Yerlerde bolca sigara izmariti ve sakız yapışığı vardı. Ahmet'in evi bir sokak aşağıda ki köşe başındaydı. Müstakil, gece kondu tarzı mavi sıvalı bir yapıydı. Kocaman demir kapısı vardı.Kapının önüne geldiğinde bir müddet bekledi. Saate baktı sekizdi. Umarım evdedir diye düşündü. Kilidi kaldırıp, ağır kapıyı itekledi. Gacırtt diye bir ses çıktı ve bahçedeki köpek olanca gücüyle ulumaya başladı. Firuzan burada köpek olduğunu hatırlamıyordu, demek ki yeni sahiplenmişti.

-Şiişşşşşttt sakin ol bakalım, zararlı biri değilim, şişşşşşş.

Firuzan köpeği sakinleştirmeye çalışırken Ahmet kapıyı açmıştı. Firuzan'a aldırmadan köpeğin yanına gidip başını okşadı. Firuzan'a doğru bakıp;

-Yabancı değil oğlum o, Tarık abinin eşi. Sakin ol bakalım.  Hoş geldin Firuzan. Buyur geç. Bağlı zaten, sana zarar vermez.

-Hoşbulduk Ahmet. Kusura bakma sabah sabah rahatsızlık verdim sana da. 

-Yok estağfurullah. Gel buyur. Nasılsın, uzun zaman oldu sanki ha?

-Sorma baya uzun zaman oldu galiba. İş güç, çocuklar, okulları derken, insan dostlarına bile vakit ayıramıyor. İyi diyelim iyi olalım. Sen nasılsın?

-İyiyim bende ne olsun. İş güç, yalnızlık işte. Bu köpeği sahiplendim geçen yıl. Canavar gibi maşallah. Onunla geçiyor hayatım. İsmi de Bahtiyar.

-Maşallah pek kuvvetliymiş sesi de Bahtiyar'ın.

-Öyledir. Geç otur şöyle, çay demlemiştim. İçersin değil mi?

-Olur,alırım bir fincan.

Ahmet mutfağa gittiğinde odayı incelemeye başladı. Bekar evi olmasına rağmen, kendi evinden bile derli toplu, temizdi. İki büyük koltuk, iki berjer vardı odada. Onların tam ortasında ise ahşaptan kocaman dikdörtgen bir sehpa. Bir de duvarı baştan sona kaplayan kitaplık bulunuyordu. Tarık , Ahmet'in çok okuduğundan her zaman övgüyle bahsederdi. "Kitaplardan başını kaldırsa belki birini bulacak ama sürekli okumaktan gözü görmüyor kadınları" diye de eklerdi. Ahmet elinde iki koca fincan çay ve atıştırmalık kurabiyeyle içeri girdi. 

"Tahmin etmiştim geleceğini" dedi hiç beklemeden. Firuzan ne dediğini bile anlayamadan devam etti.

-Tarık'ı arıyorsun değil mi Firuzan?

Doğru yerde olduğunu anladı o an. Gözleri doldu ve yanaklarından ince ince yaşlar süzülmeye başladı.Karşısındaki bu tepkiyi belli ki beklemiyordu. Ne yapacağını bilemez halde "ağlama ne olursun, su getireyim mi" diye dolanıyordu başında. Firuzan artık içindekini tutamıyor, hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. O ağladıkça Ahmet iyice panik yapıyor kendine kızıyordu. "Böyle mi söylenir man kafa. Ah ben kafamı kırayım, ahhhh".  

-Ağlama ne olursun, al iç bu suyu. Nefes al, bak kıp kırmızı oldum. Korkmaya başlıyorum bak. Çok özür dilerim Firuzan. Öyle lak diye söylememeliydim. Sakinleş, bak anlatacağım her şeyi sana. İç biraz, lütfen.

Anlatacağım demişti, demek ki Ahmet, Tarık'ın nerede olduğunu biliyordu. Üzülse mi ,sevinse mi karar veremiyordu. Kafası karıştıkça daha çok ağlıyordu. Sanki biri musluğu açmıştı ve kapatmayı unutup gitmiş gibiydi. Kendini durduramıyordu. Bir müddet böyle devam etti. Biraz sakinleştiğinde ilk cümlesi "Kusura bakma Ahmet ne olursun, sabah beri tutuyorum kendimi" diyebildi.

-Olur mu öyle şey Firuzan. Asıl  ben özür dilerim. Lak diye söyledim. Affet ne olursun.

-Yok canım ne özürü. Tarık'ın ismini bile duymak , dokunuyor bana şu an.

-Haklısın, şimdi biraz daha iyi misin?

-İyiyim ,daha iyiyim. Ahmet sen gerçekten biliyor musun nerede olduğunu?

Adam huzursuzlandı, ağzının içinde kocaman bir şey varmışta çevirip duruyormuş gibiydi. Firuzan tekrar sordu.

-Biliyorum dedin Ahmet. Tarık nerede?

-Firuzan, evet ben biliyorum. Sana anlatacağım ama sakin kalacağına söz ver lütfen.

-Tamam gayet sakinim, anlat lütfen, dinliyorum.

Devamı gelecek...

Yorumlar

  1. Güne Firuzan'la başlamak iyi oldu.. Teşekkürler! 🙂

    YanıtlaSil
  2. merak ettim şimdi, ama ilk önce başından okumalıyım bu seriyi, kalemine sağlık.

    YanıtlaSil
  3. alla allaaaa böyle de bırakılmaz kiiii amaaaa öyküüüü :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Yorumlarınız beni geliştirir.

Popüler Yayınlar