Kendine bak!

Bakımdan ve makyajdan gelen huzur diye bir şey vardır.

Kadınların kendine bakmasının, bakımlı olmasının zorunluluktan değil de kendini iyi hissettirdiği için yapmasını savunanlardanım.

Çoğumuz iş hayatının zorunluluğundan dolayı her gün aynanın karşısında belirli bir mesai harcıyoruz.

Saçımızı şekillendiriyoruz, cildimizi temizliyoruz, krem sürüyoruz , makyaj yapıyoruz ve en önemlisi bize iyi hissettiren kokuyu sıkmadan evden çıkmıyoruz.

Bu çağda hemen hemen her kadının sabah rutininde bu saydıklarım eksiği veya fazlası ile bulunmakta.

Sabahları alelacele uyguladığımız bu işler aslında ,bizim gün içerisinde kendimizi daha fazla öz güvenli hissetmemizi sağlıyor.

Çantamızdan çıkarıp sıktığımız o güzel parfüm bir anda bütün enerjimizi değiştirip bizi mutlu ediveriyor.

Ya da bir ruj, bütün görüntümüzü daha canlı yapabiliyor.

Kırmızı rujun gücüne derinden inananlardanım, karşınızdaki kim olursa olsun kırmızı bir ruj kullandıysanız daha dikkatli dinleniyorsunuz.

Çünkü , ona direk olarak verdiğiniz sinyal “ben buradayım” oluyor. Ve karşı taraf bunu asla unutmuyor.

Ufak dokunuşlarla büyük farklar yaratıp iç huzurumuzu ve öz güvenimizi zirvede tutmayı başarabiliyoruz.

Cildine dokunduğunda daha yumuşak veya sıkı hissetmek, etrafa mis gibi kokular yaymak öz güvenin sarsılmaz askerleridir.

Cildine bakan kadın ruhuna ve benliğine önem veriyordur, onu beslemeyi ve doyurmayı biliyordur.

En önemlisi kendini seviyordur ve ne kadar değerli olduğunun farkındadır.

Sevilmenin , önce kendini sevmekten geldiğini biliyordur.

Çünkü hayat, senin kendine verdiğin değer kadar değer verir sana…