Günlük 2

İşe geç gideceğim zaman uykum hep bölüntülü oluyor.Uyanıyorum, tekrar uyuyorum falan, saçma sapan bir hal alıyor. Bu sabah yine üç-dört parçalı bir uykuydu.Tamamen uyandığımda hala evdekiler uyuyordu. Kahvaltılar benden olsun dedim tuttum mutfağın yolunu, güzel bir masa haazırladım.Keyifle kahvaltımızı ettik , sonra yine bir türk kahvesi keyfi yaptık. Annem işten geldi, bu sefer pek keyfi yoktu. Annemin keyfi olmadığı zamanlardan nefret ediyorum. Anneler hep gülmeli, her an mutlu olmalı, asla kederlenmemeli. Anneme tapıyorum. Duygusal ve hassas bir kadın, kendi hayatı dışında olan olaylardan bile çok çabuk etkileniyor.

Kahvemi içerken melek kartlarımdan çektim. Bu sefer bir tane çekeyim derken arkasında bir ikicisi de yapışık geldi. Onu da açmak şart, sana kendini armağan ediyor o. Kartları çevirdiğim anda kalbime bir sancı girdi. Yani nasıl oluyor bilmiyorum ama her zaman içimden geçen düşüncelere cevap niteliğinde kartlar geliyor. Bugün çektiğim kartlarda aynen böyle oldu.

Kafamda çevirip durduğum bir durum  var günlerdir ve ben ne yapacağımı bilemiyorum. Daha doğrusu yaptığım şey sonrası pişman olmaktan korkuyorum, akışına bırakmak istiyorum. Sürekli kendimi karar vermeye zorluyorum, her şeyi herkesi her an kontrol etmeye çalışıyorum. Yapmamam gerektiğini o kadar iyi biliyorum ki. Ne kadar yapmayayım dersem aksine o kadar çok yapıyorum. Kendimi eğitmem lazım. İnsanlara az da olsa güvenebilmem lazım. Tüm olanların benimle ilgili olmadığını kavrayıp, akışta olmam lazım. Çabalıyorum... Bugün gelen kartlarda bana ışık oldu. Attım onları da çantaya,hala çantamdalar. Yarın sabah yenisini çekene kadar da orada kalacaklar.

Bugün saçımı ensemde topladım, pek uğraşmak istemedim. Mavi bir eyeliner çekip, lacivert maskara sürdüm ve çıkmayan rujumu da resmen dudaklarıma damgaladım. Yola çıktığımda yine güneş yoktu. İş yerim evime yürüme mesafesinde olduğu için güneş olmaması iyi oluyor, yoksa boncuk boncuk terliyorum. Hiç sevmem, hiç. 

İşe geldiğimde yine yoğun olacağı belliydi. Öylede oldu. Arada bir kahve içme fırsatı buldum sadece, o iyi geldi. Bu arada kahve-kolik olduğumu anlamışssınızdır.Her türlüsünü içerim.Ama filtre kahvesiz yaşayamam. Bu sene kahve festivali de olmaz. Yılın en sevdiğim günlerinden biridir. Envai çeşit kahve tadıp, benim gibi kahve severler ile tanışıyorum. Değişik demleme tekniklerini bu işin duayenlerinden öğrenme fırsatı buluyorum. Akşamında ise çok hoş konserler oluyor, o da ayrı zevkli.Bu eylül olmayacak ama, yazık oldu.

Dönüş yolunda biraz gergindim. Sebepsiz değildi aslında ama çözüldü sonuçta. Eve geldiğimde ahali kahve keyfini bitirmiş, çay faslına geçmişti.Annem harika bir kabak sandal pişirmiş, hemen ellerimi yıkayıp yemeye koyuldum. Üstüne de koca bir kupa çay içtim.Televizyonda bir ajan filmi vardı , onu izledik. Daha sonra koşu bandına çıkıp yarım saat yürüyüş ,artı yarım saat egzersizlerimi tamamladım.Uzun bir duş aldıktan sonra ki ben yıkanmayı çok severim, canım dondurma çekti. Biraz dondurma yedim.  

Heyecanla oturuyorum bilgisayar başına. Bu gecede öyle oldu. Şimdi bu satırları yazıyorum. Yarın sabah erken kalkacağım , toplantım var. 

Umarım becere biliyorumdur.

   ( Günün şarkısı tıklayıp dinleyebilirsiniz. )

Sevgiler.

Dada