Benim Kelimem Değişim

Neden değişime direniyoruz? Neden sakin kalamıyoruz?

Son günlerde bizi "evde kalmaya"zorlayan yayılmacı bir virüs tehlikesi içindeyiz. En yakınımıza bile dokunurken ona zarar verir miyim diye düşünüyor, anksiyete nöbetleri geçiriyoruz. Deli gibi ellerimizi yıkıyor, kolonyalıyor ve dezenfektana buluyoruz. En ufak bir temasta bile riske girmiş oluyoruz. Kendimizden çok karşımızdakini ve onun karşısındakini düşünmeye başladık. Benden ona,ondan ona, ondan yine ona,ondan ona...

Temas orucundayız. Bir yerde birileri tamam dokunabilirsiniz şarkısını söyleyene kadar,dokunmak yasak!

Evden çıkamıyor, dört duvar içinde nasıl vakit geçirilir anlamaya çalışıyoruz.Daha önce hiç başımıza gelmemiş bir şeyi,  hepimiz deneyimleyerek öğreniyoruz.

Kabul edelim ilk başlarda hepimiz biraz hoşnuttuk bu "evde kalma" durumundan.Çok çalışmış, yorulmuş ve yıpranmıştık. Biraz "evde kalmak" fena olmazdı.Evin içinde vakit geçirecektik, tembellik edecek, bolca uyuyacak, ne istersek onu giyecek, canımız ne çekerse onu yiyecektik. Yarım kalan diziler bitecek, o çok istediğimiz ama uzun dediğimiz romanı bitirecektik. Çay, kahve, çekirdeğe gömülecek, ekmekler yapacak, yeni tatlılar deneyecek, yüzümüze uzun uzun bakımlar yapacak, dostlarımızla görüntülü konferans görüşmelerine katılacaktık. Keyifliydi, dinlendiriciydi, daha ne olsundu. "Evde kalmak" gayet güzeldi ve ev güvenliydi.

Fakat bir müddet sonra,işlerin hiçte o kadar keyifli gitmediğini (gidemeyeceğini) fark ettik.
Çünkü uyumuyor ve dengesiz besleniyorduk.( cips, bolca kahve-çay ve şeker ) Uyumadığımız için bedenimiz yorgun kalıyordu. Sabahlara kadar oturuyor , ertesi gün yine aynı evde olacağımızı bildiğimiz için uyumak istemiyorduk. Gün doğuyordu ve gözlerimiz yavaş yavaş acımaya başlıyordu. Gözler kapanmak için çabalıyor fakat beyin reddediyordu. Beden de yorgun değildi ki dinçti ,aksine hareket etmek  istiyordu.Bu ikilem de bize büsbütün yorgun hissettiriyordu.

Şimdi huzursuzluk hissi de başlamıştı.Nereye kadar böyle devam edebilirdi? Artık zamanının çoğu telefon başında sırayla sosyal medya hesaplarında gezinmekle geçiyordu. Birini açıyor bakıyor, diğerine geçiyor, onu kapatıyor diğerini açıyor... Bir  kısır döngü içinde ondan ona geçiyor , hep en başa dönüyordu. Zaman insafsızca ilerliyor ve günler nasıl  olduğunu bile hissettirmeden bitiyordu.
Okunacak kitaplar , yarım kalan diziler, sıraya konulan filmler öylece bekliyordu.
İşte bu en acımasızıydı. Günler geceler bize aitken ,biz hiçbir şey yapamıyorduk.

(Yapmıyorduk diyemiyorum , sanki her şey kontrolsüzce ilerliyor. )

Bir yolun başındaydık ve hızlı adımlarla yürümeye başladık.Ama bizi yolun sonuna götürecek bir haritamız yoktu. Hızlı adım attıkça daha çabuk bitecek sandık.  Biz hızlandıkça gücümüz  azalmaya başladı. Arkaya bakmak istemedik, ne kadar yol aldığımızı görmekten korkuyorduk.
Hızlıydık evet ama yol çok uzundu. O kadar uzundu ki sonu hala gözükmüyordu.

Yapacaklarımızı tekrar gözden geçirmeliydik, nasıl başlamıştık, nelere çok hevesliydik?

O kitaba neden başlamadık mesela ,aslında tam da zamanı. Dizi niye bitmedi , engelin  yok ki bitir işte!

Neden hala dışarıdaymış gibi o hızla ,o aceleyle her şeyi tüketmeye çalışıyoruz?

Neden asla sakinleşemiyoruz?

Ne yapmalı, nasıl yapmalı?

Nasıl tamamlayacaksın bu yolu?

Yorgun , bitmiş, tükenmiş bir şekilde mi?

Yorgun ama öğrenmiş ve değişmiş bir şekilde mi?

Değişmek benim sihirli kelimem...
Asıl efsun burada yatıyor.
Bence evren bizden değişim bekliyor...
Yolumuz uzun, zamanımız bol, sihir sakin kalmak ve değişime ayak uydurmakta...

Not: Bu yazı nasıl bir değişimden bahsettiğim ikinci bir yazı ile devam edecek.







Yorumlar

  1. hımmm peki değişim hıhım :) evet ya üç ay tatil yaptık sanki ama obez olduk :) bi dee, aramıza tekrar hoşgeldiiin damlaaaa :) yarın bloglardan seçmeler yazısı yazcam senin blogunu da tanıtcam. yaniii arkadaşlar gelir sanaaa :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çoooooook teşekkür ederim. Yarını dört gözle bekliyorum :)

      Sil
  2. heey blogunda izleyiciler gadgetı görmediim. hemen koysanaaaa. arkadaşlar gelince bloguna üye olabilsinleer yaniii :) ben üye olmadan serbest dolaşıyom ama iyi okurum da arkadaşlarımız üye olmak isterleer :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. aaa evet , çok teşekkür ederim. Hemen ekledim, harikasın :)

      Sil
  3. ayrıcaaa, benim blogdan istediğin herkese gidebilirsiin. tatliş bir blog çevremiz var, kağıttan dünyam, bir pembesever, camdan düşler, cam güzeli gibi arkadaşlarımızla başlayabilirsiin :) bir de arada kitap film etkinliklerimiz oluyor. belki katılırsıın :) mimler de var mimlerim seni yazarsın sen deee :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Senden görüp bir çoğunu takip etmiştim. Kitap, film etkinlerine katılmayı çok isterim. Hem çok okurum, hemde iyi izlerim :)

      Sil
  4. bir deee pazartesi günleri ağaç ev sohbetleri yapıyoz. görürsün blogumda. isteyen arkadaşlarımız bir konu buluyor kendisi. ne istersen yani, anlatmak istediğin veya tartışmak veya öğrenmek istediğin bişey gibi. o konuyu yazıyon pazartesi, biz de senden görüp yazıyozzz :) bu etkinliği aylardır ben götürüyordum şimdi kedi mırıltısı (kayıp fısıltı) arkadaşımız organize ediyoo. yazmak istersen ona söle veya bana. yazarsın, senin bloguna da gelenler olur o zaman okumayaa. hadi sen de hep aramızda oool :) her şeyi anlat, gezilerini deee :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Yorumlarınız beni geliştirir.

Popüler Yayınlar