yaşlı delikanlı

Kafasını kaldırdı ve onu gördü. önce şaşırdı, sonra hatırladı. bugün için bir kahve sözü vardı ona.
gelmez sanmıştı ama gelmişti ve tam karşısında hem utangaç hemde sabırsızlıkla onu  bekliyordu.

Hemen gülümseyerek yanına gitti. tüm içtenliği ile halini hatırını  sordu.

karşısındaki heyecanlıydı. bunu hissediyor ve o da heyecanlanıyordu.
86 yaşında bir adam 25 yaşında genç kızı bir kahve içmek için iş yerinden almaya gelmişti.
pek alışılagelmiş bir olay değildi. ama o böyle şeyleri umursamazdı. aksine alışılagelmemiş olaylar ona daha çekici daha gerçek daha samimi gelirdi. yaşamak istediklerini hiç bir zaman sınırlamadı. 
istediklerinin arkasında dururdu ve kimseyi bu konuda umursamazdı.

yaşlı ama delikanlı adam nereye gidelim sorusunu sormuştu hemen. o ise yakınlarda bir yere gitmek,
bu yaşlı delikanlıyı çok yormak istemiyordu. starbucks a gitmek konusunda anlaştılar.
86 yaşındaki delikanlı ondan daha hızlı çıkmıştı... Mantosunu giydi, çantasını taktı, son kontrollerini de yaptıktan sonra hazırdı.

delikanlı çok şıktı...yeşil bir kazak, krem rengi bir pantolon ve yine aynı renk bir kaban giymişti.
boynundaki altın kolyesi her zaman ki gibi yerindeydi. zamanın gençlerinden çok daha şık, düzenli ve karizmatik duruyordu. bunun öz güvenini dik tutmaya çalıştığı omuzları ile belli ediyordu.
86 yaşındaydı.. eşini 9 yıl önce kaybetmişti.. milli kürekçiydi bir zamanlar..aynı zaman da eski İstanbul beyefendisiydi. ruhunun her zerresinde asillik barındırıyordu... özenle seçilmiş cümleleri,
kibarca konuşması, bayağı olmayan düzenli iltifatları vardı...

bir kadınla nasıl konuşulacağını biliyor, hamlelerini çaktırmadan yapıyordu. karşısındaki biraz cahil bir bayan olsa; onun bu hallerine hayran kalırdı..

ama o farkındaydı... her cümle her temas tecrübe kokuyordu... bu adam bunları yıllarca deneyimlemişti.

kahvelerini aldılar ve oturdular..şimdi karşı karşıyaydılar... arada kaç nesil oturuyordu kim bilir..
önce bir sessizlik.. sonra klasik sorular...ilk on dakika geçti... şimdi kendini anlatmaya gelmişti.. o, yaşlı delikanlıyı soruları ile ısıtıyordu... anlatmaktan çok dinlemeyi severdi..

yirmi dakika sonra bir kahkaha patlattı..."tam bir kazanovasınız!!!!" evet yirmi dakikada gençlğinin 
çapkınlık anıları anlatılmaya başlamıştı, adam güzel kadınlardan her zaman hoşlanmıştı.. onu da güzel buluyordu.. iki kelimesinden birinde ya ima ediyor yada açıkça söylüyordu. ilk başta utanmıştı.. ama sonra alıştı.. karşısındakinin dili belli ki yıllardır kadınlara iltifat ediyordu.

yıllar karakteri değiştirmiyordu, geliştiriyordu ama değiştirmiyordu... katlanarak büyüyordu...
her an yeni kazanımdı... zamanın en büyük ve belki tek faydası... insana öğretiyordu. seçimi kolaylaştırıyordu... 

bir saate yakın hoş bir sohbetleri olmuştu.. adam istediğini alamamıştı ama pes de etmemişti..
bir yemek yemek istiyordu ve ısrarcıydı. kıramadı tamam dedi.. ama zaman vermedi.. müsait olduğum bir zaman dedi..

adam ondan önce kalktı, elini sıktı ve tüm samimiyetiyle tekrar edelim dedi...bitmeyen kahvesini eline aldı ve gülümseyerek uzaklaştı...
gülüyordu, düşünüyordu... yaş 86 yaş 25... tecrübe çapkınlık karizma adam kendine güveniyordu...
inanılmaz ama komikti...

Vedat Türkali romanını anımasadı...KAYIP ROMANLAR .. kahkahası daha da arttı... 

komikti, değişkti ama zevk vermişti.. bir yemek dedi neden olmasın???



Yorumlar

Popüler Yayınlar