TADINA BAKMAK

Sürekli dalan gözlerim var ve aynı zamanda sürekli dolanda.... Sürekli arayanda tabi...Ne aradığını bilen bazen
bazense hiç bilmeyen öyle arayan...

Hafif bir müzik fonda.. Kendimi hafifte bir melteme bıraktım. Artık yazmak için uygunum. 

İçimden ne gelirse gözlerim dolu dolu da olsa yazmam gereken şeyler...

İçimi boşaltmaya ve kocaman bir ohhhhh çekmeye ihtiyacım var...

Bir müzik..önce yavaş yavaş başlayan ve aynı yavaşlıkla hızlanan, ruhumu hareketlendiren, kanımı kaynatan  ve aynı yavaşlıkla kaybolan bir müzik.... Yavaş başlayan yavaş hızlanan ve yavaşça son bulan... Sessizce süzülen göz yaşları gibi...

İçimden taşan şeyler var, Önünü kesemediğim sonsuz duygular.
Sonsuz bir yalnızlık hissi var.
Sonsuz bir yolculuk hissi.. Gezmek değil seyahat etmek isteği.. 
Gitmek uzaklaşmak kendinle baş başa kalmak, belki kendini bulmak, belki de tamamen kaybolmak..
Sonunu bilmiyorum ama gitmek istiyorum,işte bunu çok iyi biliyorum.
En uzağa, en bilinmeyene belkide en sessize
Sadece kendimin ve doğanın olduğu ayaklarımı yere çıplak basabildiğim ana...

İşte hissediyorum; özgürüm hemde çok özgürüm.. ayaklarım yerde ve şimdi dünyayı daha iyi hissedebiliyorum...

Şimdi dünyaya daha ait hissediyorum kendimi..

"Hiç bir yere ait olmayanları iyi tanırım her yere aitmiş gibi davranırlar" demiş zamanında Tezer Özlü...

Hiç bir yere ait değilim evet ben sadece dünyaya aidim. bunu söylemek güzel bunu söylemek rahatlatıcı...bunu söylemek özgür hissettiriyor.

Dünyanın tadını çıkartmak istiyorum bana sunduğu her güzelliği görmek, her karışına ayak basmak istiyorum...

İçimde sonsuz yürüme arzusu var ben bu arzuyu durduramıyorum, Ayaklarımın altı patlayana kadar,nefesim kesilene kadar,yorgunluktan bitap düşene kadar yürüme arzusu... havayı koklayarak içime çekerek...kendimle konuşarak... yeri geldiğinde koşarak ama yalın ayak, durmadan yürümek önce yavaş yavaş sonra yavaştan hızlanarak ve sonra yavaş yavaş...

Dünyanın tadına ayaklarımla bakmak istiyorum....