Bize Ne İzlettiriyorlar?




 Bize ne izletiyorlar? O kocaman kanal logolarının altında nelere maruz bırakılıyoruz? 

Biraz yukarıdaki soruları açmak istiyorum bugün. Çünkü toplumun bu kadar yozlaşmasının altında neler izlettirildiğinin de yattığını düşünüyorum. Nereden geldi aklıma diye soracak olursanız hemen açıklayayım. Son zamanlarda instagramda karşıma sürekli Yabancı Damat dizisinin kesitleri çıkıyordu. Açıkçası diziyi yayınladığı zamanlarda çok izlemedik. Hafızamda sadece ufak tefek görüntüler vardı. Sürekli karşıma çıkan videolar beni de çok eğlendirince, evdekilere (annem-kız kardeşim) ne dersiniz başlayalım mı izlemeye dedim. Onlarda hemen kabul etti. İki haftadır hepimizin evde olduğu akşamlarda, tek seferde 2-3 bölüm izliyoruz. Hem çok eğleniyoruz, hem de unuttuğumuz birçok duyguyu tekrar hatırlıyoruz. 



Unuttuğumuz bir çok duygu dedim evet bir tv dizisi neleri tekrar hatırlatabilir? Hele de son yıllarda televizyonda gördüklerimizden sonra...

Aile olmak, arkadaş olmak, dost olmak, hısım akraba olmak, sevmek, sevdiğin için üzülmek, birlik olmak, sevdiğin için her şeyi göze almak.... Bunun gibi bir çok şahane duyguyu anımsatıyor gerçekten. Niko ve Nazlı'nın imkansız denilecek aşkının, iki aile arasındaki tatlı çatışmalarını soluksuz izlerken, gerçekten aile neydi-sevgi neydi-dostluk neydi sorularının yanıtlarını buluyorsunuz. Kahraman ve Ökkeş, Nazlı ve Kadir evlenmedi diye birbirlerini yeseler de elli yıllık dostluklarından vazgeçemiyorlar. Kavga ediyorlar, Kahraman hastanelik oluyor, Ökkeş hastaneye doktora çaktırmadan iyi mi diye sormaya geliyor ve çok üzülüyor. Eve gidiyor, eşine Kahraman'a kızdığını ama onu da anladığını anlatıyor. Kahraman baba ise kızına ne kadar kızsa da onu çok sevdiği için asla kabul etmeyeceği şeyleri  kendi babasını da karşısına alarak kabul ediyor. Ama asla babasına saygısızlık etmiyor, üzmemek için elinden geleni yapıyor. Nazire'nin eşi Ruşen ise, eşinin ailesini kendi ailesi gibi seviyor. Kahraman baba ne kadar sinirlense de bağırsa da asla sesini çıkartmıyor, tamam babacım diyor. Çok üzüldüğünde ise evi terk ediyor. Bu seferde gidip Kahraman damadından özür diliyor. Memik dede ki bence en orijinal karakter. Oğluna ve ahaliye ne kadar kızsa da, geliyor kocaman oğlunun yanaklarından öpüyor. Torunlarına kıyamıyor, ama kızıyor :) Kendi dedeciğim geliyor aklıma hep, aynı huysuzluklar, aynı inat. Feride anne, ahhh annneeemmm. Her şeyi göğüsleyen ana kadın. Hem aileyi hem dedeyi, hem de Kahraman'ı idare ediyor. Feride annenin sahnelerinde kahkahalara boğuluyorum. (Ha bu arada rakı ve alkol tüketiminin saklanmadan gösterildiğini de hatırlamış oluyoruz :) ) Nereden nereye yahuuuu! Birde dizide en çok dikkatimi çeken nokta şu; Avrupa Birliği. O zamanlar neler gündemimizdeymiş diye derin mi derin düşüncelere daldırıyor insanı...

Dizideki her karakter esasında başrol. Kimse aşırı parlamıyor ve kimse aşırı sönük kalmıyor. Bu sebeple 2004 yılında hayatımıza giren bu aile, hala bize kendini soluksuz izletiyor.

İşte bu diziyi izlerken isyanım başladı sevgili dostlarım. Böyle aile dizilerini izleyerek büyüyen nesilden Müge Anlı izleyen nesile...İnsanlar yolda, yolculukta öğle aralarında Müge Anlı izliyor. Normal mi bu bilemiyorum. Ben bu tarz yayınlara çok ama çok karşıyım açıkçası. Toplumun tüm değer yargılarını yıkan, orada gördüğü çarpık aile ilişkilerini normalleştiren ve saçma sapan herkesin birbirini yargıladığı hiçbir vizyonu ve amacı olamayan tam anlamıyla "boş" işler. Kolluk kuvvetlerinin, adaletin ve yargının çözmesi hatta ilgilenmesi gereken "suç" diye adlandırdığımız olayları tv karşısında milyonlar izliyor ve orada oturan yayıncılar cinayetleri çözüyor... Ve işin enteresanı insanlar da bağımlı gibi bu yayınları izliyor. Neler oluyor neler oluyor diye olmaması gereken her şey milletin gözüne sokuluyor. Bakın bunlarda bunlarda var diye. İzleyen insanların, amaaan beteri  beteri var zaten, benim hayatım da ne iyiymiş yaaaa diye olmayacağı oldurmayı çalışması muhtemeldir. Gençlerin ise bu çirkin hikayeleri izleyip, zihinlerini bulandırması çok üzücü. Bu birde işin gündüz kuşağı kısmı. Bunun gibi gündüz bir sürü saçma sapan başka yayınlar var tabi. Yemek yapmayı bilmeyenlerin yemek yapmaya çalıştığı yemek programlarından bahsetmek bile istemiyorum. Biri bizimle dalga geçiyor herhalde diye konuyu kapatıyorum.

Ama akşam seyrettirilenler daha da fena....Bir tane dizi var. Kadının eşi vefat ediyor. Vefat etmeden önce bir video ile not bırakıp kardeşi ile evlenmesini söylüyor. Kadın yurt dışında okumuş bir doktor ve karşı çıkıyor doğal olarak. Ama bir şekilde ölen eşinin kardeşi ile  zorla evleniyor, sonrada adama aşık oluyor. Gerçekten şaka mı bu? Bunu mu izlettiriyorsunuz insanlara, bunu mu izliyorsunuz? Ne kadar ahlaksızca ve trajik bir olay. Nerede kaldı aile, nerede kaldı sevgi-saygı-ahlak?  İnsanlarda bu arada bu diziye bayılıyormuş. Baktım, gününde en çok izlenen diziymiş. Sen nereden biliyorsun diye soracak olursanız. Bir seyahatimde otelde konaklarken, tv açtım ve bu çıktı. Ben bir şeylerle uğraşırken gözüm takıldı ve izledim o an ekranda olan bölümünü. Orada bir şok olup, sonra araştırdım. Ondan sonra evde annem izlemeye kalktı, direkt kapattım. Yok müsaadem yok. Bu tarz saçma sapan, çağın gerisinde ağalık-beylik işlerinin millete özendirilerek izletilmesine kesinlikle müsaadem yok. Gerçekten hangi çağda yaşıyoruz ya. Modern kıyafetler giydirdiğiniz oyuncularla çağ öncesi uygulamaları sırf daha çok izlenme ve para uğruna izlettiremezsiniz bize!

Bir diziden daha bahsedeyim "Şakir Paşa ve Ailesi". Açıkçası Fatih Altaylı bahsedince merak ettim ve ilk birkaç bölümünü merakla izledim. ilk bölümünü sevdim hatta. Kostümler, eski İstanbul ve ada, sanata düşkün bir aile falan ilgimi çekti. Meşhur Halikarnas Balıkçısı'nı anlatacak sonuçta. Fakat birkaç bölüm sonra sanattan ve ailenin esas özelliklerinden öyle kopup, olayları öyle uçkur meselesine indirdiler ki pes dedim yahu pessss. İzlenmek ve konuşulmak için bu kadar da düşmezsiniz. Bu mudur yani? Bunu mu göstereceksiniz, o koskoca aileden? Hem bence aileye hem de izleyenlere çok büyük saygısızlık. İlk defa Rtük'ün verdiği cezaya bravo dedim. 

Sosyal platformlarda da çok saçma sapan yapımlar var fakat orada seçmekte özgürsün. Ne izlemek istersen onu izliyorsun. Ama televizyon aynı şey değil. Ki ben o tarz yapımlara orada da karşıyım. Gösterilecek şeylerin "özendirilmeden" gösterilmesi gerekiyor. Ama ne yazık ki gerek Tv'de gerekse sosyal platformlarda her şey insanların en özeneceği şekilde sergileniyor. 

Sonra gençler neden böyle, neden sürekli haberlerde böyle şeyler çıkıyor,  ay dünyanın çivisi çıktı. Hayır efendim, dünya usulca dönüyor, size karışmıyor. Siz çaktınız o çiviyi ve çıkartmaya çalışanda sizsiniz, biziz!  Şoka giriyorum canilikle dolu haberleri izlerken. Detayını açmak istemiyorum, eminim hepiniz hakimsiniz.

Açmıyorum, izlemiyorum, izlettirmiyorum. Bir kişiyim belki ama çevremi etkiliyorum. Her şeye evet demek aman bu da böyle işte diye kabul etmek zorunda değiliz. Bize kötü hissettirecek ve kaostan beslenir hale getirecek her şeyden uzak durmalıyız. Zaten hayat zor klişesini hatırlatmak istemiyorum ama hatırlatacağım. ZATEN HAYAT ÇOOOK ZOR arkadaşlar. Biz güzelleştirmek için bir şeyler yapalım. Başkalarını güzelleştirmesiniz de olur. Kendi ruhunuz güzelleşince çevrenizi de etkiliyorsunuz emin olun. Müge Anlı gibi veya o diziler gibi yayınları izleyerek ruhumuz çürür. Çürür yahu :(

Acun'un domine ettiği kaos izlettirir kültürünü yıkıp, eğleneceğiniz, belki hüzünleneceğiniz ama hüzünlenirken bile farkındalık sahibi olacağınız bir sürü samimi sıcak yapım internette mevcut. Bunu seçmek bizim elimizde. 

Ağaların, sokak mafyalarının, kadına şiddetin meşrulaştırılıp özendirildiği yapımları asla çocuklara izletmeyelim. Ali babanın çiftliğini dinlesin belki bin kere ama onları izlemesin :) 

Neyse ben isyanımı daha fazla uzatmayayım. 

Yabancı Damat bittikten sonra Avrupa Yakası izleyeceğiz muhtemelen. Olurda farklı bir yapıma başlarsak güncellerim sizleri.

Sevgiyle kalın.

Dadanız 🎈


Yorumlar

  1. ya valla evet yaa şimdiki dizilerde ne tuhaf ilişkiler oluyor ve her bölümde çok edici aşklar çıkıyor :) bizim milletin çoğu da herhalde müge anlı izleyenlerin kültüründe :)

    YanıtlaSil
  2. Kalemine sağlık her zaman olduğu gibi... Biz de bazı akşamlar eski dizilere bakar içimizi hafifletiriz, dediğin gibi dünya usulca dönüyor dilerim insanlikta usulca akıllanır...

    YanıtlaSil
  3. Dallas diye bir dizi vardı, izleyenler ona şaşırırdı neler oluyormuş diye, şimdi bizim dizilerin yanında Dallas masum kalıyor. Akla hayale gelmeyen antin kuntin ilişkiler. Oluyor mudur oluyordur. Dizilerde bu kadar göstermeye gerek var mı? Asla yok.

    YanıtlaSil
  4. O kadar güzel yazmışsınız ki, aynı şeyleri düşünüp aynı yerden kızıyorum, kabullenmek istemiyorum ve üzülüyorum. Ne kadar güzel dizilerimiz vardı bizim. Yedi Numara izlerdik. O kadar gencin kişisel sınırlara dikkat ederek, değerlerimizi yaşatarak bir arada yaşamalarına bayılırdım ben. Sanki bu toplumda güzel ve özel olan ne kadar değerimiz varsa hepsini sistemli bir şekilde unutturarak bizi yalnızlaştırdılar ve şimdi de yarattıkları kaos ortamında psikolojimizle oynamaya devam ediyorlar gibi hissediyorum.

    YanıtlaSil
  5. Yaprak Dökümü ve Behlül ile başlayan yozlaşma, sabah kuşakları ile halk arasına indi ve tamamen bilinçli yapıldığına artık tamamen inanıyorum. Ahlaksızlığın meşrulaştırılması, normalleştirilmesi yıllar içinde ilmek ilmek işlendi millete. O gün 5-6 yaşlarında göz ucuyla neymiş bu diziler diyen çocuklar bugün artık yetişkin:( Ve o dizilerin acı meyvelerine her gün sokaklarda şahit oluyoruz...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Yorumlarınız beni geliştirir.

Popüler Yayınlar