Huy Meselesi
Yaş aldıkça ebeveynlerimize benzediğimiz doğruymuş! Bileklerimi kesen çoraplara tahammül edemediğimde anladım.
Sevgili teyzemin çok meşhur bir lafı vardır. Genelde biz onu kızdırdığımızda söyler ama kızdırmanın da türü önemli tabi. Örneğin; telefonda bir şeyi yapamayıp sırayla hepimizi dolaştıktan sonra "ben olmam sizin gibi siz olursunuz benim gibi" diye şak diye lafı yapıştırıverir. Gerçi teyzem deyimler ve atasözleri kitapçığı gibi dolaşır. Her olaya bir deyimi veya atasözü vardır. Aslında ben bunları not alsam, derin bir külliyat oluşur. :)
İki hafta önce 34 oldum. 30+5' e bir kala resmen. Kocaman kadınım artık yahu. Huylarım oturuyor, kendimi daha iyi tanıyorum. Sevdiğim sevmediğim şeyler eskisi kadar değişken değil. Sevgimde, nefretimde kalıcı... Sabır etmeyi zor öğrendim ama öğrendim.
Babaannem kafam ses götürmüyor derdi hep. Heeehhh bende aynı öyleyim. Kafam ses götürmüyor güzelim. Kalabalık ve gürültülü ortamlar cıkkksss olmuyor nedense bana. Az insan ve kısık sesler benimle olsun artık. Hele çocuk sesleri viyaklamaları,offff hiç ama hiç götürmüyor. Bu hafta, bir kaç saat dışarda çalışayım dedim. Ama kafeler vs çocuk sesinden geçilmiyor ki ben en sakin olanlarını seçerim. Meğerse okullar ara tatildeymiş. Ondan her yerden ayrı tınıda bir çocuk çığlığı fışkırıyor. En son iş arkadaşlarımla bir yerde kahvaltı ediyorduk. Yine sessiz ve görece nezih bir mekan seçmiştik. Ama ne mümkün. Çocuklar masa masa geziyor ve değişik sesler çıkarıyorlar. Sonunda onlara bakıp öyle bir "öffffffffff" çekmişim ki, anneleri "artık biz kalkalım" deyip apar topar gittiler. Buradan çocukları sevmediğim asla anlaşılmasın. Ben bebekleri ve çocukları çok severim hatta bayılırım. Mesela "my arkadaşşşhh hiyırrrr"ın videolarını günde on kere falan izleyip, gördün mü bunu diye herkese gösteriyorum. Benim derdim fazla "gürültü" ile.
Konumuza dönecek olursak evet dostlar ebeveynlere benzeme evresine babam gibi çorapların bileklerini kesme arzusuyla giriş yapmak üzereyim. Bunu da geçen yıl fark etmiştim aslında. Babamı yeni aldığı çorapların bilek yerlerini makasla bir güzel cart curt keserken görmüş ve şoka girmiştim. Baba baba baba, sen ne yapıyorsun derken şimdi ben o evredeyim. Çorap giymeyi zaten pek sevmem. Eve geldiğim gibi fıydırıp atarım (anane sözü fıydırıp atmak= uzaklara yollamak) Şuan benimde elimde bir makas olsa ve annemden korkmasam (lol) ayağımdaki çorapların bileklerini keseceğim. Hafta başında toptan çorap-iç çamaşırı satan bir yere gittim. O kadar çorap arasından seçtim buldum dikişsizleri ve bin kere de söyledim "bakın bunlar bacakta iz yapmıyor, sıkmıyor değil mi" diye. Yok yapmaz dediler. Sonuç 12 adet bilekleri sıkan ve iz yapan yeni çorabım oldu :)
Sonra yine geçenlerde fark ettim. Annem gibi hızlı iş yapıyorum ve yavaşlayanın elinden o işi alıp, hadi arkadaşım sen başka yere diyesim geliyor. Örneğin mutfak toplanacak diyelim, odaklanıp jet hızıyla bitiriyorum. Ayağıma dolanacak olup, aman yardım edeyim diyeni "hayırrrrr" diyerek postalıyorum. Annemde aynı böyle. İş yaparken ayağının altında kimse olmamalı. Mesela bu sabah bir arkadaşının mevlidi var. Annemde pilav ustası olduğu için erkenden kalkmış, pilavları pişiriyor. Yardım edeyim diye gittim. Gerek yok diye kovaladı önce. Sonra meyve sıkmak için girdim yine mutfağa, artık uyandım yani. Bu seferde "bak geldin ayağımın altında dolandın, her yeri karıştırdın" diye tatlı bir fırçamı yedim. Aynı ben aynı. Bana çekmişsin be anne diye takıldım, gülüyor. Ama iş hayatında da öyleyim. Bir görev verildi diyelim, bir şey yapılacak ve termin süresi kısa. Hemen kolları sıvar, yardım ve fikirlere kapatırım kendimi. Çünkü ben daha görevin "g"sini duyduğumda planımı yapıp, takvimime eklemiş olurum. Ve başkalarından gelen fikir vs benim kafamı daha çok karıştırır, hatta bazen kitler. Yine söylüyorum aynı annem işte aynı :)
Mesala babamla artık şöyle olduk, bakışarak anlaşıyoruz! Çünkü bir ortamda isek ve rahatsız olduysak. Ben ona, o bana bakar. Bu şu demektir "önce kim rahatsızlığını şak diye söyleyecek". Çünkü aynı şeyi düşündüğümüzü biliyoruz ve birimiz sazı eline aldığında şarkının devamını çok iyi getireceğiz. Kız kardeşim "hah bunlar yine kudurtma modunu açtı" diyor böyle anlarda.
Babaannem ile de keyifçiliğimiz çok benziyor. Bunun bir argosu varda yazmayayım şimdi. (lol) Sabah kahve keyfi, akşam yemek sonrası çay-kahve hatta kabak çekirdeği keyfi. O da mesela kabak çekirdeği çok severdi, bende. O da fazla insan ve gürültü sevmezdi, bende. O da süslüydü, bende. O da ponçikti (beyaz ten manasında) bende. O da hikaye anlatmayı çok severdi, bende. Küçükken bana anlattıklarını hala dün gibi hatırlıyorum.
Ananemden ise çocukları hırpalayarak sevmeyi almışım. Ananem seviyor mu dövüyor mu belli değildi. Hatta Kartal'ı severken "ne yapıyor bu kadın" diye kitlenip izlerdim. Ters bir hareket yapsa, atlayacağım,ama her hareketi ters, seçemiyorum :) Kartal eninde sonunda viyaklardı tabi :) Şimdi bakıyorum bazen, bazı çocukları öyle sevesim geliyor. Kuzenimin miniği "no no no" demeyi öğrenmiş. No no no desin diye peşindeyim, düşünün :)
Dedelerimden ise inatçılığı ve huysuzluğu. Hatta sabrımın taştığında gözümün hiçbir şey görmeyişini fena halde kapmışım. :(
Arif dedemden mesela kitapları sevmeyi, okumayı hatta siyasetle ilgilenme huyunu bariz almışım. Babaannemin vefatından sonra kitaplarının çoğu bana geldi. Altını çizdiği yerleri bende çizmek istedim. Okuduğu yazarlara hayran kaldım. Aldığı notlara, kalıbımı basarım bende böyle düşünüyorum dedim. Hepsi bir hazine olarak bende, hem huyu hem de kitapları...
Aslında hepsinin karması oluyoruz eninde sonunda. Her birinden bir parça taşımak ve onlara benzemek beni sevindiriyor. Onları seviyor ve örnek alıyoruz büyürken. Zamanında çok kızdığımız huylarına bir müddet sonra biz sahip oluyoruz. Anı yakalayınca vay be deyip, kocaman bir tebessümle içten bir selam gönderiyoruz.
Beni ben yapan ve huylarımı şekillendiren ebeveynlerim, selam size. Kızsam da bazı huylarınıza artık biliyorum ki bir müddet sonra bende de şekillenecekler. Bu sebeple anlamaya çalışıyorum. Neden böyle oldu, neden şimdi bunu söyledi diye düşünüyor ve düşünüyorum ve sonra teyzem geliyor aklıma ve şakkk "ben olmam senin gibi, sen olursun benim gibi!" :)
Dada
ayol süper eğlenceli bu yazın. her yerine güldüm. hımm, bir teyze sözü ekleyeyim. "saatler bile durur onun yüzüne bakınca" :)
YanıtlaSilHahahaha söze bayıldım ama:)
Sil