Malcolm and Marie ( İç Dökmesi )





Malcolm and Marie filminden bahsetmek istiyorum sizlere. Filmden bahsederken aslında iç dökmesi de yapacağım.

 

Öncelikle oyunculukları ve filmin siyah beyaz olmasını çok sevdiğimi söyleyeyim. Ben böyle bol diyaloglu, tek mekan filmlerini çok severim. Hem yormaz izlerken hem de konusunu daha iyi algılarsınız.Filmimizin oyuncularının da çok başarılı olduklarını belirteyim. İzleyicide hissettirilmesini istedikleri duyguyu güzel işlemişler.

 

Malcolm bir film yazar ve yönetir. Galasından geldiklerinden sonra başlar diyaloglar. Marie sessizdir ve Malcolm’a peynirli makarna yapar. Malcolm ise  mutludur çünkü film çok beğenilmiştir. Güzel bir müzik açar ve evin içinde kendi kendine dans etmeye başlar. Marie’nin sessizliğinin farkına varır ve ısrarla sebebini öğrenmek ister. Marie ilk başlarda konuşmak istemese de sonrasında dayanamayıp başlar içinden geçenleri bir bir dökmeye. Malcolm bu filmde ilham aldığı kadına yani Marie’ye gala konuşmasını yaparken teşekkür etmeyi unutmuştur. Aklınıza gelebilecek herkese teşekkür etmiş ama ilham aldığı kadını unutmuştur. Ve Marie’nin iç dökmesi bu şekilde başlar.

 

Filmi izledikçe unutmadığını bunu aslında bile bile söylemediğini anlıyorsunuz. Kadının neden sorusunu sorduğu anda aralarındaki kavga başlar. Bu kavgayı izlemek bana çok zevk verdi. Bazı yerlerinde ise gözlerimden yaşlar geldi.




Çünkü kavga etmeye başladıkları andan sonuna kadar kendi hayatımdaki ilişkileri ve kavgalarımı sorguladım. Kadının ve adamın hırçınca birbirlerine içlerini kusmaların da aynısını gördüm. Yine dedim ki asla yalnız değiliz.

 

Bir kavgayı bazen çok ufak bir şey başlatır ama o öyle bir büyür ki anlam veremezsin. En sonunda biz bu konuya da nereden geldik olursun. Aslında her zaman içinde taşıdığın şeyler, aniden yüzeye çıkar.  Çünkü onlarda yüzeye çıkmak için pusuda bekliyorlardır. Bazen tam gelir sen geri itersin, bazen kendi geri kaçar. Ama o hep oradadır bilirsin ve bir anda bum diye çıkıverir ortaya. Filmde de aynısı oluyor. Bir teşekkürün unutulması yıllarıdır süren ilişkinin karanlık taraflarını ortaya çıkarıyor.Kilitli kapılar ardında tutulan tüm kelimeler ortaya saçılıyor.Öyle bir hal alıyor ki normal şartlar da asla söylemeyeceğin belki de aslı öyle olmayan şeyleri sırf karşındakinin canı daha fazla yansın diye insafsızca söylüyorsun. En geçmişe gidip en yararsız anıyı çıkartıp yüzüne fırlatıyorsun. Onu yargılıyorsun. Onun için yaptıklarını sıralıyor, yapmadıklarını görmüyorsun mesela. Sana en başından beri hissettirdiklerini parça parça kopartıp yüzüne fırlatıyorsun. O an olmadığın birine dönüşüyorsun. Belki çıksan bir bedeninden, dışarıdan kendine baksan, kaçar gidersin. Ama oluyor işte.Bazı şeyleri ne kadar bastırırsan, patlaması da o kadar vahşi ve can yakıcı oluyor.

 

Ve Malcolm’un Marie'ye küvetteyken o söyledikleri… Benim kopuş noktam orası oldu.Çünkü sanki bana hitap ediyordu.

 


“ İhtiyaç duyulmak için sebep arıyorsun Marie. Çünkü sana ihtiyacım olmazsa seninle ne işim olur ki Marie.”

 

“ Kontrol istiyorsun çünkü seninle olma nedenimin seni sevmem olmasını düşünemiyorsun.”

 

“Seni seviyorum bebeğim ama sana muhtaç değilim. Seni seviyorum. Bu gezegende seni seven biri var”

 

Evet biz kadınlar bazen birinin bizi ihtiyaç duymadan da sevebileceğine inanmıyoruz. Bize muhtaç olsun, yardım almadan hareket edemesin istiyoruz. Çünkü öyle olursa bizden asla vazgeçemez zannediyoruz. Ama yanılıyoruz. Kendimizi çok ama çok yıpratıyoruz.

Nedensiz de sevilebiliriz ki.

 

Filmde iliklerime kadar hissettiğim bu oldu. Yada ihtiyacım buydu ben de filmin burasından bağlandım. Yarası yarasına denk geleni işte. Ben böyle kavgaları yararlı buluyorum.Çünkü bir yara var ve iltihaplı. Onu sıkıp dışarı boşaltmak lazım ki, iyileşebilsin. Evet bazı sözler acıtıyor fazlasıyla ve bazıları da hiç unutulmuyor. Ama iyileşmek için şartsa, olsun.

 

Filmin sonlarına doğru iç dökmeleri daha da derinleşiyor Malcolm ve Marie de yorgun düşüyor, sessizleşiyor. Birbirlerine teşekkür bile ediyorlar. Çünkü aslında çok rahatlıyorlar.

 

Bazı şeyler konuşulmalı. Ne olursa olsun susulmamalı. İnsanı sustukları kadar hasta eden bir şey yoktur. Malcolm ve Marie nasıl haykırdıysa iyiyi ve kötüyü, nasıl sonunda rahatladılarsa, aynı öyle işte.

 

Dediğim gibi film beni çok etkiledi. Fazla detay vermek istemedim. Umarız sizde merak ederde izlersiniz. Film Netflix de. Olur da izler içinizde bir şeyler birikirse, yorumlarda buluşalım.

 

Sevgiyle…

 

 

 

Yorumlar

  1. en kısa zamanda izlerim saol yaaaa iyimiş belli :)

    YanıtlaSil
  2. ''Marie’ye gala konuşmasını yaparken teşekkür etmeyi unutmuştur'' aman hocam bütün derdimiz bu olsun. :D Yazıda bahsettiğiniz şey, sevdiğiniz kişiye muhtaç olmak, biraz fazla duygusallık içeriyor aslında. Eskiden bunu ben karşı taraftaki insana özellikle yapıyordum, ona ihtiyacım olduğunu düşünsün, gitmesin... Hani siz böyle düşünmeseniz de, bu hareket tamamen ona çıkıyor. İyi bir şey değil aslında, evet karşı tarafı gerçekten seveceksin ama gereğinden fazla muhtaçlık hissi, ezik bir his uyandırır. Bunu gören biri de zaten sizde kaçıverir, bunun tam ortasını bulmakta fayda var...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle. Sadece onu o olduğu için sevmek :)

      Sil
  3. Susmak...
    Ben genelde susanım.
    Bana bazen çok ağır geliyor.
    Bazende konuştuğun ağır geliyor.
    Ikisi de kötü de hangisi daha çok yaralar, bilinmez.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İkisi de zor. Ama içinde tutmak yara sahibi yapıyor insanı...

      Sil
  4. Filmi ben de sevdim ve izledikten sonra hakkında güzel bir blog yazısı okumak iyi oldu:) Filmde en çok da aşk ile nefret arasında ince bir çizginin olduğunu ve birbirlerine ne kadar yakın olabileceklerini gördüm.

    YanıtlaSil
  5. En yakın zamanda izlemelik bir film tavsiyesi olmuş teşekkürler :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle tavsiye ederim. Teşekkür ederim :)

      Sil
  6. çok kontrolcü olmak bazen insanın kendisini de, karşısındakini de çok yoruyor...
    iyi yorum, merak ettim filmi:)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Yorumlarınız beni geliştirir.

Popüler Yayınlar