Tezer Özlü İçin





2014 yılında tanıştım Tezer Özlü ile. O zamana kadar bir yazar bağımlısı değildim. Yazarların hangi kitabı elime geçerse onu okurdum. Merak ettiklerim, tavsiye üzerine aldıklarım, denk geldiklerim, hediye gelen kitaplar gibiydi okuma rutinim. Ama Tezer Özlü'nün Yaşamın Ucuna Yolculuk kitabını okuduktan sonra bu alışkanlığım artık yazar bağımlılığına dönüştü. Onu okuduktan sonra kaleminden dökülen bütün kitapları okumak istedim. Hatta o kadar derin bağımlısı oldum ki onun hakkında yazılanları bile okudum. Böylece Tezer ( yazının devamında ona Tezer diyeceğim çünkü onu yüzyıllardır tanıyormuş gibi yakın hissediyorum ) hayatıma yeni bir alışkanlık kazandırarak girmiş oldu. 

Yaşamın Ucunu Yolculuk aslında kitabın ilk ismi değil. Kitabı Bir İntiharın İzinde ismi ile Almanca yazıyor, Tezer. Ferit Edgü'nün tavsiyesi üzerine Tezer'in de çok sevdiği yazar Celine'nin Gecenin Ucuna Yolculuk romanından esinlenerek Yaşamın Ucuna Yolculuk olarak değiştiriyorlar. Ferit Edgü daha sonra "Ama ben nasıl bilebilirdim bu kitabın yayımlanışıyla, Tezer'in bu kez gerçekten yaşamın ucuna doğru yolculuğa çıkacağını" diye bahsediyor. Bu kitap Tezer'in gerçek bir iç-dış yolculuğunu anlatıyor. Benim ise en sevdiğim kitabı oluyor.

Tezer acısını , sevgisini, öfkesini ve coşkusunu bu dünyaya sığdıramayan bir kadın. Hiçbir yere sığamıyor ve kendini ait hissetmiyor. Tren raylarını çok seviyor çünkü ona bağımsızlığı anlatıyor.Gitmek ve gidebiliyor olmak onun için en büyük özgürlük.Kimseye yük olmak istemiyor, sadece kendine yük olduğunu söylüyor. Gittiği her yerde ruhunun acımasının yanında diş ve baş ağrıları da onunla birlikte geliyor. Yol onun  hayatının bir parçası. Otostop çekerek dolaştığı zamanları bile oluyor. Sığamayışını ,yollarda anlamlandırmaya çalışıyor.Duran her şey onu sıkmıştır ve bunu sık sık dile getirmiştir. O gitmelerin kadınıydı.En büyük aşkı ve "bu adam benim ölümüm"dediği Hans Peter ile bile gittiği zamanlarda tanışmıştı.
 Tezer'in Kafka, Pavese ve Svevo' nun izinden gitmesi beni çok etkilemiştir. Svevo' nun Trieste de ; Kafka'nın Prag da;  Pavese'nin ise Stefano Belbo da , Torino da izlerini sürmüştür.Bu üç büyük yazar Tezer'in hayatının bir bölümünü kaplar. Onların yaşadıkları-öldükleri yerlere gider, mezarlarını ziyaret eder. Çünkü ona, onları okumak yetmemiştir. Onlarla arasında öyle bir bağ kurmuştur ki üçünün de artık olmadığı yerlerde onların dokunuşlarını  aramıştır. Benim fikrim en muhteşem yolculuğunun bu olduğudur. 

Acısı dünya kadar derindir, sevgisi de bir o kadar aslında. Her şeyi çok derin yaşamıştır Tezer. Ve ne kadar derin yaşadıysa acısı da o kadar derin olmuştur. Hiç aşk acısı çekmediğini söylemiştir, üç evlilik yapan bu kadın. Dünyanın verdiği acının daha büyük olduğunu savunmuştur. Belki de yaşamak acı veriyordu. Ondandı küçük yaşta reçelli ekmek yedikten sonra intihara kalkışması. Ağır depresyonlar geçirip kaç kere klinikte yatıp kafasına elektrik verilmişti."Bütün yaşama enerjimi ölülerden alıyorum" diyor Tezer. Bu sözü bile yaşam ile ölüm arasındaki o ince çizgide kaç kere gidip geldiğini anlatıyor.Hiç bilmediği ölümü özlediğini hissettiriyor insana.

Kurallar, dogmalar ona göre değildi. Onun deyimiyle içini kemiriyordu. Ne düzenli bir iş, ne bir ev istiyordu. Sadece kendi gibi var olmaktı amacı. Acısıyla bir bütündü o. Onsuz yarım kalacağını biliyordu. İnsanları yalan söylediklerini anlayacak kadar tanımak istemiyordu. Leyla Erbil onun aslında çabuk kırılan bir insan olduğundan bahsederdi. 

Ah Leyla Erbil ile olan dostlukları nasılda naif ve güzel. Birbirlerine yolladıkları mektupları yayımlamak istemiş Tezer. Mektuplaşmayı çok sever ve Leyla Erbil ile olanları çok değerli bulurmuş. " Bir gün mutlaka yayımlayalım bu mektuplarımızı Leyla" dermiş sürekli. Tabi Tezer göremedi ama Leyla Erbil yakın dostunun bu hayalini gerçekleştirdi.O mektuplar aslında Tezer'in kanserle mücadelesini ve son günlerine ışık tutuyor. Aynı zaman da Hans Peter 'e ne kadar aşık olduğunu da bu mektuplar sayesinde anlıyorsunuz.

Hans Peter bence Tezer' i gerçek anlamda mutlu eden ve aşkı hissettiren tek erkek. Üç evlilik yapıyor Tezer. Bir de Deniz isminde  kızı var. Üçüncü evliliği fotoğraf sanatçısı Hans. Bir barda tanışıyorlar. Hans'ın üstünde tuhaf renkte bir mont var ve Tezer'in dikkatini çok çekiyor. "Bu rengi giyen bir adam sıradan olamazdı , o zaman anlamıştım"diyor. Tezer sıradan değildi, sevgisi ve sevdikleri de sıradan olamazdı. Hayatı böyle yaşıyordu, sıradan alışıla gelmiş ve duran şeyler onu boğuyordu. Aşkı da , tanışması da sıradan olamazdı. Ruhu özgürdü, yapmak istediğini yapmak, söylemek istediğini söylemek ona normal geliyordu. Gitmek onu daha da bağımsız kılıyordu. Şehirler tanımayı, cafelerin de oturmayı , barlarında içmeyi seviyordu. Bir çok kez intihar eden bu kadın aslında yaşamayı çok seviyor ve iyi biliyordu. Ama gördüğü adaletsizlikler,  ölümler, yıkımlar onun gibi naif bir ruhu yaralıyordu. Yara aldıkça asileşiyor ve derinleşiyordu. Başına buyruktu ve kendi başına buyrukluğuna hayrandı.Mesela Berlin için hem yaşamı hem de ölümü düşündüren şehir olarak bahsediyor. Zıtlıkların getirdiği uyumun farkındadır Tezer. Yine bu yüzdendir yaşamı hep ölümle anlamlandırması.

Erkek egemen bir dünyada kadın olarak tek başına yollar katemiştir. Kadın olmanın zorluğunun belki en çok o yaşamış ama kadın olmaktan da bir o kadar zevk almayı bilmiştir.Belki de bizim kalkışamayacağımız birçok şeye cesaret göstermiş , asla boyun eğmemiştir. Rol alınası kadınlardandır.
Kitaplarının çoğunu birkaç kere okumuşumdur. Her cümlesinden derin anlamlar çıkarıp kompozisyonlar yazabilirim. Yazı dili, anlatış tarzı, kendini sınırlamayışı , seçtiği kelimeler bence muhteşemdir. Genelde kadın yazarları okumaya çalışıyorum. Fakat Tezer'in yeri her zaman kitaplığımın da , ruhumun da baş köşesindedir. Onu okurken, her acısına ve mücadelesine ortak olmuşumdur. Aslında o okurunu kendine ortak etmiştir. Ece Temelkuran'ın da dediği gibi "insan yarası yarasına denk geleni seviyor demek ki" .Bizimde belki Tezer ile bazı yaralarımız denk geldi ve ben de ona bu kadar tutuldum.

Ben inanıyorum ki sevgili Tezer Özlü'nün ruhu tıpkı hayatta olduğu zamanlardaki gibi aramızda seyahat ediyor.Geziyor, dolaşıyor ve seviyor. Belki de gitmek istediği birçok yere gidiyor. Ama bize de kocaman anlamlı anlamlı gülüyor. Özgür olun, sevin, sevilin diyor...

 Seni seviyorum Tezer , iyi ki yazdın , iyi ki tanıştık seninle...






Yorumlar

  1. Ne kadar doğru👏👏👏👏
    İnsanların yalan söylediğini anlayacak kadar tanımak istemiyorum...
    O kadar çok beğendim ki bu cümleyi, yazının devamına konsantre olamayıp iki kez okudum.Gerçekten.
    Teşekkürler
    Keyifliydi..

    YanıtlaSil
  2. ah tezer özlü evet öyle benim de biriciğim. özellikle yaşamın ucuna yolculuk. onun yaptığı bu gezileri aynı onun yaptığı gibi yapcam ben de işallah :) kendisi güncel yaşamda çok neşeli esprili imiş. ruhu hüzünlü ama işte. o kadar sıkıntıdan sonra psikolojik rahatsızlıklardan değil de kanserden ölüyor yaa. hastanede iken hans eve gidiyo, tezere bişeyler getirmeye, o arada ölüyor tezer hastanede, yalnızlık sevdiği halde ölürken yanında hans ın olmasını istiyor. abisi demir özlü de çok iyi yazar amaa :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle ben de onun geçtiği yollardan onun gibi bir başıma geçmek ve doyasıya yazmak istiyorum. Umarım o yollara düşebilecek cesareti bulabiliriz :)

      Sil
  3. Tezer Özlü ile yeni tanıştım sayılır. Hakkında hiç bir şey bilmeden kitabını okudum fazla ağır geldi yaşanmış olması.. Kurgu bile olsa ağırdı bence.. Yazını okudum, biraz daha tanımış hissediyorum ama en iyi tanışma kitaplarını okuyarak oluyor sanırım.

    YanıtlaSil
  4. Kesinlikle, Yaşamın Ucuna Yolculuk kitabını tavsiye ederim. Çok daha yakın hissedersin kendini :)

    YanıtlaSil
  5. Ne harika bir kadinmis.Ben hic Tezer'i okumadim ama okumadan yazdiklarinla sevecegimi anladim.Ne guzel bir hayat yasamis...Ece'yi dek cok severim...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tezer'i okumanı kesinlikle tavsiye ederim. Bağımlısı olacaksın :)

      Sil
  6. Ben ilk Tezer okuduğumda senin deyiminle. Beni benden aldı. Yaşanmışlıkları aktarması insanı derinden etkiliyor. Ruhsal sancıları hangimizde yok ki, bakıldığında. Edebi dilinide çok sevmiştim. Kalemine sağlık. Sevgiler...

    YanıtlaSil
  7. muhteşem. henüz okuma fırsatım olmadı kısa zamanda merakımı gidereceğim

    YanıtlaSil
  8. Ben de yeni duydum yazarı. Bir yazara karşı hissettikleriniz ne kadar hoş. Bölümüm nedeniyle okumam gereken birçok kitap var onlardan sonra mutlaka bakacağım, teşekkürler tanıtım için:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim. Okuduktan sonra çok beğeneceğinize eminim :)

      Sil

Yorum Gönder

Yorumlarınız beni geliştirir.

Popüler Yayınlar